| O sandalyede bir adam oturur. Neredeyse Her zaman erkektir. | Open Subtitles | رجل يجلس على هذا الكرسي انه دائما ما يكون رجل |
| Biliyorsun ki Her zaman sarhoş ve itimat edilemeyecek biri. | Open Subtitles | دائما ما يكون سكران، وتعلم أنه لا يمكن الوثوف فيه. |
| Biri hakkında tam bir görüş edinemezsek onlara biçtiğimiz değer Her zaman kusurlu olacaktır. | TED | قبل أن نحصل على نظرة شمولية على شخص ما، دائما ما يكون حكمنا عليه خاطئًا. |
| Zavallı Mark. Bu onun için hep yılın en kötü zamanıdır. | Open Subtitles | يالمارك المسكين إنهذا الوقت من العام دائما ما يكون سيئا له |
| Ama bu nirvana değildir çünkü geçmişteki neşeniz hep şimdiki mutluluğunuzu gölgeleyecektir. | TED | و لكنه قال أن تلك ليست هي السعادة لأن النعيم الحقيقي في الحاضر دائما ما يكون في ظل الفرح المتصِّل بالماضي |
| İnsanlar Her zaman geçerken uğrardı. | TED | دائما ما يكون هناك أشخاص متواجدون أو يمرون. |
| Ayinde yeni suratlar görmek Her zaman güzeldir. | Open Subtitles | دائما ما يكون لطيفا أن أرى وجوه جديدة في القداس |
| -Ah lanet olsun, Her zaman izlenecek güzel bir şey vardır! | Open Subtitles | تبا دائما ما يكون هناك شئ جيد على التلفاز |
| Bu çok pahalıya mal olur ancak... ev Her zaman öyledir. | Open Subtitles | انه مكلف و لكن البيت دائما ما يكون مكلفا |
| Yani, sonuç Her zaman parçaların toplamı çıkar. | Open Subtitles | والمجموع دائما ما يكون حاصل جمع هذه الأحداث الجديدة |
| Her zaman çözülmesi gereken bir sorun daha vardır. | Open Subtitles | دائما ما يكون هنالك مشكلة زائدة لاصلاحها |
| Ekonomik yaptırımlar Her zaman etkili olmuştur ancak farklı kaynaklardan yardım alabilirler. | Open Subtitles | العمل علي زيادة الخزانة دائما ما يكون مفيداً للأعمال ولكن بالتأكيد يجب أن تقدموا لي هدية أخري |
| Böyle operasyonlar Her zaman zor olmuştur. | Open Subtitles | حسنا, إن التشغيل الذي مثل هذا دائما ما يكون صعبا |
| Her zaman robot bir resim, bir baskı veya fotoğraf vardır ellerinde. | Open Subtitles | دائما ما يكون لديهم رسم أو صورة أو شيء ما |
| Evet. Yani, iyi olanlar Her zaman daha yüksek tondadır. | Open Subtitles | نعم، أعني الصراخ الجيد دائما ما يكون بصوت أعلى |
| En zor olan hep geçidin arkasındakidir. Onu halledebilmek için ihtiyatlı olmalısın. | Open Subtitles | الشخص الصعب دائما ما يكون خلف الباب احترس عندما تواجهه |
| Kasedi çıkarıp programı değiştirmek hep acı verir. | Open Subtitles | ان نزع الكاسيت دائما ما يكون مؤلم لتغيير البنامج |
| Şanssızlık hep bazılarımıza musallat olur. | Open Subtitles | دائما ما يكون الحظ العاثر ملازما لأحد ما |
| Neden hep etrafimda kaçıklar olmalı ? | Open Subtitles | لماذا دائما ما يكون اعواني من الأغبياء الملاعين؟ |
| İncil'de, insanları hep cezalandırıyor ve tuza çeviriyor. | Open Subtitles | فى الأنجيل دائما ما يكون مبتسما أو يحول الاشخاص الى ملح |
| hep büyük planları vardı, ama aptalca, küçük işler yapardı. | Open Subtitles | فهو دائما ما يكون لديه تلك المخططات الكبيرة ولكنه يفشل بسبب إرتكاب أشياء غبية وبسيطة |