| Kızarmış tavuk ve kızarmış patates yemeği, 1000 kalori ve %50 yağ içerir. | Open Subtitles | دجاجة مقلية وبطاطس مطحونه بها 1000 سعرة حرارية و دهون بنسبة خمسون بالمائة |
| Size bir tavuk getirebilirim, ama köye inmek zorunda kalacaksınız. | Open Subtitles | أستطيع إحضار دجاجة لكم, ولكن سيتوجب عليكم الذهاب إلى القرية |
| Bana bir daha dokunursan, sabaha pişmiş tavuk olarak uyanırsın. | Open Subtitles | إلمسنى ثانية ، و ستجد نفسك بأجنحة دجاجة فى الصباح |
| Yani adamın kafasını koparıp kızarmış Fransız tavuğu gibi giydiriyor. | Open Subtitles | قطع رأس الرجل و زيّنه على شكل دجاجة فرنسيّة مشويّة |
| Geri çekil, piliç. tavuk olmak için uzun bir yolun var. | Open Subtitles | . تراجعي، أيتها الفرخ . أمامك فترة طويلة كي تصبحي دجاجة |
| Şimdi senle uğraşamam. Markete gidip, akşam yemeği için tavuk alıp geliyorsun. | Open Subtitles | حسناً، لا أستطيع التعامل مع هذا الآن اقصدي المتجر واشتري دجاجة للعشاء |
| Eğer bir tavuk olsaydım, o kanatlar için yamyamlığa bile giderdim. | Open Subtitles | إذا كنت دجاجة ،سأتحول إلى آكل للحوم البشر لأولئك الأولادِ السيئين |
| Daha önce bir tavuk tarafından kovalanan birine göre büyük sözler. | Open Subtitles | أوه, هذا كلام كبير من رجل تسلق شجرة هربا من دجاجة |
| Kendimi civcivleri uçmayı öğrenince gururlanan anne tavuk gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعرُ كأنني أُم دجاجة فخورة الذي فراخها تعلمت أن تطير |
| Aslında, Tyson karar verdi; çünkü tavuğun içinde tavuk yok. | TED | حسناً , تايسون فعلها , لأنه ليس هناك دجاجة في داخل دجاجة |
| Hatrı sayılacak sayıda doktor acilen Hong Kong'ta 1.5 milyon tavuk itlaf ederek katkıda bulundu, ve o yol üzerindeki salgını durdurdular. | TED | وطبيب مشهور في هونغ كونغ إستجاب في الحال بذبح مليون ونصف دجاجة وطائر، ولقد أوقفوا ذلك الوباء من طريقه. |
| Kız tavuk olmadığı sürece, horoz kalman onu hiç etkilemez. | Open Subtitles | لن تؤثر عليها أبدا و أنت ديك إلا إذا كانت دجاجة |
| Anne tavuk gibi onun üzerine titremek yerine, onu biraz daha anlamaya çalış. | Open Subtitles | حاولي فهمه قليلاً بدلاً من إطالة التفكير فيه مثل أم دجاجة |
| Buradaki heyecan verici tek şey, Jessie'nin akşam yemeği için tavuk boğazlaması. | Open Subtitles | التسلية الوحيدة هنا هي رؤية جيسي تذبح دجاجة من أجل العشاء |
| "14 tavuk, 30 gün boyunca günde 1 yumurta yaparsa, kaç düzine yumurta eder ve satacak kaç yumurta vardır?" | Open Subtitles | إن ال 14 دجاجة تبيض بيضة فى الشهر كم بيضة تبيضها الدستة و كم ستربح إذا قمت ببيعهم ؟ |
| Korkak tavuk gibi koşuşturmam. Daha çok zaman var. | Open Subtitles | لن نلف و ندور مثل دجاجة مبللة سيكون هناك متسع من الوقت سيدى |
| Bu yüzden sıkça merak ederim, balık yemiş tavuğu yiyen bir balık var mı? | TED | لطالما تسألت، هل هناك سمكة تأكل دجاجة تغذت على سمكة؟ |
| Böylece, bir süzüntü yaptı, tümörü filtreden geçirdikten sonra elde ettiği sıvı olan bu filtreyi aldı ve onu başka bir tavuğa enjekte etti ve yeni bir tümör elde etti. | TED | قام راوس بالترشيح أخذ السائل الذي حصل عليه بعد ترشيح الورم، وحقنه في دجاجة أخرى، فحصل على ورم آخر. |
| Bu sadece bir şapka, hayatım, tavukla dövüşünü kaybetmiş küçük kafalı bir adama ait bir şapka. | Open Subtitles | أنها مجرد قبعة عزيزتي تعود لرجل رأسة صغير خسر معركة مع دجاجة |
| Kıllı, çirkin bir piliç gibi görünüyorsun, adamım. Bu annenin makyaj malzemelerimi? | Open Subtitles | تبدوا مثل دجاجة مشعرة قبيحة يا رجل هل هذه مساحيق مكياج امك؟ |
| Ben ölmüyorum. Ben ölüyüm. Kafasız bir tavuğum. | Open Subtitles | ، أنا لا أموت ، بل مت بالفعل ... أنا دجاجة مذبوحة |
| Yemek için kendi kurtçuklarını bulamayan bir civciv için çok iyi bağırıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تمضغين بصوت عالي بالمقارنة مع دجاجة إنكِ كالدجاجة الغير قاردة حتى على ايجاد الديدان لنفسها |
| Bu yediğim en leziz tavuktu. | Open Subtitles | هذه أفضل دجاجة أكلتها في حياتي |
| O yüzden üzülerek sizi Bay Chicken'ın Hayaleti'yle baş başa bırakacağız. | Open Subtitles | لذلك، للأسف، سنترك مشاهدة فيلم الشبح والسيّد دجاجة لكم. |
| Koca horoz, aslında ufacık minicik bir tavuktan başka birşey değil. | Open Subtitles | تحول هذا الديك الكبير إلى لا شيء سوى مُجرّد دجاجة صغيرة مثيرة للسفقة |
| tavuklar, aralarında kendilerinden farklı bir tavuk gördüklerinde ne yaparlar biliyor musun? | Open Subtitles | أتدري ماذا يفعل الدجاج عندما تكون هناك دجاجة مختلفة؟ |
| Tüm tavukları buradan çıkarmak istiyorsun. Hem de aynı anda? | Open Subtitles | تريدين تهريبَ كلّ دجاجة هنا من هذا المكان في نفس الوقت؟ |
| "Yoksul bir adam tavuk yerse, tavuklardan biri hasta demektir." | Open Subtitles | "حينما يأكل الرجل الفقير دجاجة, "فلابد أن أحدهم مريض. " |
| Tam bir ödlek gibi konuştun. | Open Subtitles | تتحدث مِثل دجاجة بجودة خمس نجوم. |