| Hayır, hayır. İğneleri paylaşıyoruz çünkü hapse girmek istemiyoruz." | TED | ولكنه أجاب .. لا ليس الامر هكذا .. نحن نتشارك الإبر لاننا لا نريد دخول السجن |
| Joy hapse girmek istemediğinden beri, yardım bulmam için peşime takılmıştı. | Open Subtitles | بما أن جوي لم تشأ دخول السجن هربت بأقصى سرعة الى منزلي بحثاً عن بعض المساعدة |
| Kahretsin, hapse girmekten korkmuyorum. | Open Subtitles | ِ اللعنة .. انا لست خائفاً ابداً من دخول السجن |
| Korkarım ki bir tane daha olursa eğer, bir kaç hafta Hapiste kalabilirsin. | Open Subtitles | أخشى أن واحدة آخرى ستُسبب لك مُشكلة كبيرة أكثر من دخول السجن لبضعة أسابيع. |
| Şu anda seninle uzun bir hapis cezası arasında duran tek şey benim. | Open Subtitles | لذا الآن، أنا الشيء الوحيد الذي يقف بينكِ وبين دخول السجن لوقت طويل. |
| Ama burada ölmektense hapse girmeyi yeğlerim. | Open Subtitles | أعرف أنّي خرقت قوانين فدرالية عدّة، لكنّي أفضل دخول السجن على الموت هنا. |
| Eğer hapisten uzak kalmak istiyorsan, bunu tek başına yapmak zorundasın. | Open Subtitles | إذا كنت لا تريد دخول السجن عليك أن تصنع مخرجاً بنفسك |
| Tanrım, hapse giremem. Orada yaşayamam. | Open Subtitles | يا إلهي ، لا يُمكنني دخول السجن لا يُمكنني |
| hapse gitmekten korkuyor olsaydım ödlek olurdum. | Open Subtitles | سأكون جبانًا لو خشيت دخول السجن. |
| Şimdi hapse girmek üzere olan bir polissin. Hesabı yap artık. | Open Subtitles | أنتَ الآن شرطي على وشك دخول السجن فقم بالحساب |
| Ağabeyim kimseyi öldürmezdi. hapse girmek istemiyor. | Open Subtitles | لم يقتل أخي أحدا . لا يريد دخول السجن |
| Zimmete para geçirmek suçundan hapse girmek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أتمنى دخول السجن بسبب الإختلاس |
| Adaleti engellemek suçundan hapse girmek üzeresin. | Open Subtitles | أنت على وشك دخول السجن لتضليل العدالة |
| Üstelik bugün hapse girmek gibi bir isteğim de asla yok. | Open Subtitles | وأنا حقاً لا أريد دخول السجن اليوم ولكن |
| - hapse girmek istemiyor. | Open Subtitles | تدلي بشهادتها لأنها لا تريد دخول السجن |
| Evet bunu biliyorum. Bu da seni hapse girmekten kurtarabilir, ama karar benim değil. | Open Subtitles | نعم اعرف ذلك ، و هذا ما قد يمنعك من دخول السجن ، ولكن هذه ليست مشكلتى |
| Cinayet soruşturmasını engellediğiniz için hapse girmekten korkmanız gerekiyor ama. | Open Subtitles | ينبغي أن تخشي حقاً دخول السجن بسبب إعاقة التحقيق في جريمة قتل |
| Şu anda Hapiste olmalıydı. Bence ikinci bir şansı hak ediyor. | Open Subtitles | ـ إنه يستحق دخول السجن ـ بل يستحق فرصة آخرى |
| -Geçen sefer sana haber uçurdum ve şu an Hapiste değilsin. | Open Subtitles | -آخر مرّة تفقدت الأمور، أعلمتك ... وأنقذتك من دخول السجن |
| Şu anda seninle uzun bir hapis cezası arasında duran tek şey benim. | Open Subtitles | لذا الآن، أنا الشيء الوحيد الذي يقف بينكِ وبين دخول السجن لوقت طويل. |
| hapse girmeyi de istemezsin. | Open Subtitles | ولا تريد دخول السجن كذلك |
| hapisten uzak kalmak istiyorsan, bunu kendi başına yapmak zorundasın. | Open Subtitles | إذا كنت لا تريد دخول السجن عليك أن تصنع مخرجاً بنفسك |
| Fakat hapse giremem, adamım. | Open Subtitles | لكن يا رجل، أنا لا أستطيع دخول السجن |
| ..kimse bizi hapse gitmekten kurtaramaz. | Open Subtitles | لا أحد سيبعدنا عن دخول السجن |