| 9 yaşındakiler şeker dükkanı soyar. | Open Subtitles | اولاد التسع سنوات يسرقون دكان بيع الحلوى |
| Kimse noel öncesi bir oyuncak dükkanı soyacak kadar salak değildir. | Open Subtitles | لا يوجد اية غبي سيفكر بسرقة بيع دكان العاب في عيد الميلاد |
| Geberene kadar o etli yemek dükkanında kalacağımı mı düşündün? | Open Subtitles | بأنَّي أَعود إلى نفسِي القديمة وأعُد إلى دكان ذلك الكاري؟ |
| Köşede bir dükkan var. Oradan biraz yiyecek alalım. | Open Subtitles | هناك دكان على الناصية سَنَشتري بعض الطعام |
| Demirci dükkanından bile çıkmadım. Şimdi çıkmam gerektiğini hissediyorum. | Open Subtitles | لم أترك دكان الحدادة من قبل وأشعر الآن أن علي تركها |
| Benim eski evim şimdi bir porno dükkânı. | Open Subtitles | محظوظ، يا ماكس المكان الذي كنت أسكنه تحول الآن إلى دكان للأدوات الإباحية |
| dükkanını kiralarsak parası olur. | Open Subtitles | لم لا تؤجر دكان الحلاقة لحسابه؟ |
| Şimdi onun yeniden iyi biri olacağına ve Yaşam dükkanı'nın bu etli yemeğine yardımcı olacağından eminim! | Open Subtitles | من الآن إنه سيصبح جيدًا مجددًا وسيعمل لمساعدة هذا الكاري من دكان الحياة. |
| Ve hiçbir ramen dükkanı da görmüyorum! | Open Subtitles | نحن بعيدون مِنْ البلدةِ. أنا لا أَرى دكان الرامن |
| Hiçbir ramen dükkanı yok, bu yüzden size ikram ile ilgili söylediğim sözleri geri alıyorum. | Open Subtitles | ليس هناك أيّ دكان رامن، لذا أَلغي ما قُلتُ حول مُعَالَجَتك رجالِ |
| Hediye dükkanı veya satan bir yerin numarası lâzım. | Open Subtitles | أنا بحاجة إلى رقم متجر هدايا دكان للهدايا، أي شيئ |
| Cham Hala'nın papaya dükkanı nerede biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعرفين أين دكان العمة شــام للبابــيا؟ |
| Sorun yok.Hediyelik eşya dükkanında 2:00 den 6:00'ya kadar çalışacağım. | Open Subtitles | لا مشكلة. أنا سأعمل دكان الهدية 2: 00 إلى 6: |
| Bunu çocuğun evinden iki blok ötede bir rehine dükkanında buldum. | Open Subtitles | إشتريته من دكان للرهن على بعد بنايتين منبيتالولد. |
| Bir gün dükkan açarsam çalışırız, lanet cüce! | Open Subtitles | نحن سنعمل سوياً عندما افتح دكان للحبوب ايها الجني الخبيث |
| O zaten planlıyordu Kuzey tarafında bir dükkan aç. | Open Subtitles | فإنه كان يخطط من الأصل بفتح دكان في الجانب الشمالي |
| Hediyelik dükkanından gerçek İsviçre çikolatası. | Open Subtitles | لكن الشوكولاته السويسرية الجيدة من دكان الهدايا |
| Caddenin aşağısında evcil hayvan dükkânı var. Finolar Kralıdır. | Open Subtitles | إنه يدير دكان بأسفل الشارع إنه أمير البلياردو |
| Patsy'nin dükkanını alayım diyorum. | Open Subtitles | أعتقد أننى ذاهب لشراء دكان بتسي |
| Sonra zencefilli ekmek almak için Bayan Cory'nin dükkanına. | Open Subtitles | وبعد ذلك نذهب إلى السيدة كوري السيدة كوري .. هذا دكان لبعض كعك الزنجبيل آه .. |
| Benimle ya da başka bir engelle karşılaşmadan berber dükkanın büyümeye devam edecek. | Open Subtitles | دكان حلاقكَ سَيُواصلُ الإزدِهار بدون أيّ تدخل منّي أَو مِنْ أي شخص آخر. |
| Benimde bir dükkanım olsun isterdim. | Open Subtitles | ربّما إذا ادخرت مالا يمكن أن امتلك دكان حلاقة يوما ما |
| Herhangi bir mağazada bile bulabilirsiniz. | Open Subtitles | وأنت يُمْكِنُ أَنْ تَجدَهم بأي دكان نسخةِ |
| Son, içki dükkânını soyarken vurulmuş, duydunuz mu? | Open Subtitles | لقد أصيب سان بطلق ناري عندما كان يحاول السطو على دكان |
| Bir şeyler denemek için annemin mağazasına gelirdi. | Open Subtitles | هى زوجة كبيرنا تأتي في دكان أمّي |
| Demirci dükkanının sahibi. | Open Subtitles | تملك دكان الحدادة الان |
| Marilyn Monroe'nun bir markette keşfedildiğini duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعت بأن مارلين مونرو اكتشفت داخل دكان مياه غازية |