Kızarmış tavuk ve kızarmış patates yemeği, 1000 kalori ve %50 yağ içerir. | Open Subtitles | دجاجة مقلية وبطاطس مطحونه بها 1000 سعرة حرارية و دهون بنسبة خمسون بالمائة |
Düşük yağ etiketli her şeyin düşük yağlı olduğunu filan mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تظنين أن كل هذه الأشياء القليل الدهونة هي قليلة دهون ؟ |
yağ vücutta bir sürü bölüme dağılır ama en kötü yağ, göbekte olandır. | Open Subtitles | لأن الكثير من الدهون موزعة في أماكن مختلفة وأسوأ دهون هي دهون البطن |
Boksör Henry Cooper'ın %4 beden yağı vardı. | Open Subtitles | كان لدى هنري كوبر نسبة أربعة في المائة من دهون الجسم |
Koyu kahve, yağsız kekler, ve internetin sırrını çözecek anahtarla beraber geldim. | Open Subtitles | أتيت ومعي حٌبوب قهوة كعك بلا دهون, و مفاتيح لأفتح سر الإنترنت |
Hepsi de mükemmel bir şekle sahip ve hiçbiri de birazcık bile yağ barındırmıyor. | TED | جميعهم مثاليي البنية، ولا يحملون اية دهون |
Ancak zeytinyağı bilhassa doymamış yağdır ve hiç trans yağ içermez. | TED | ولكن زيت الزيتون هو في الغالب دهون غير مشبعة ولا يحتوي على دهون متحولة على الإطلاق |
Yani, az yağ yediğinizde, daha az yemek zorunda kalmadan daha az kalori alırsınız. | TED | لذا, عندما تأكل دهون أقل, سوف تأكل كالوريات اقل بدون أن تقلل كمية الطعام التي تأكله. |
Kampanya elemanlarım kötü haberler aldılar yediğim yoğurtlarda yağ olabilirmiş. | Open Subtitles | تلقّي فريق حملتي معلومات مزعجة، بخصوص وجود دهون في الزبادي الذي يباع في كافة أنحاء المدينة |
- Anne ben de yağ aldırabilir miyim? | Open Subtitles | أمي، هل أستطيع الحصول على عملية شفط دهون أيضاً؟ |
Ama ventriküllerinde yağ birikimi yok. | Open Subtitles | لكن لا يوجد دهون في الأوردة إنه صداع عنقودي |
Arter duvarında yağ plağı oluşur, bir parça kopar ve kan akımını tıkar. | Open Subtitles | دهون متراكمة على جدار الشرايين الأجزاء تنفصل عن الشريان ومن ثم تعوق مجرى الدم |
60 milyon insan yağ haline geldi. Ve o yağlar sokaklarda yürüyor. | Open Subtitles | تَحلل ستون مليون شخص إلى دهون و هذه الدهون تمشي |
Hayat bir parça yağ değildir, Öyle olsa bile, sorunlar sihirli bir değnekle birden yok olmaz. | Open Subtitles | الحياة مو بس دهون مؤخرة، وحتى لو كانت مو دهون المؤخرة الي تروح بعصا سحرية |
ve hepiniz bunu Şükran Günü'nde deneyimliyorsunuz. Büyük, yağlı bir öğün yediğinizde nasıl hissediyorsunuz? | TED | وانتم جميعاً جربتم ذلك في عيد الشكر, عندما تأكل وجبة عالية دهون, بماذا سوف تشعر بعد تناولك إياها؟ |
Red, şapkanı oraya koyma ,orası tamamen yağlı. | Open Subtitles | ريد لا تضع قبعتك على الطاوله كلها دهون |
Bağırsak zarında fazlaca bağırsak yağı bulunmaktadır. | Open Subtitles | لدينا الكثير من دهون الأمعاء هنا في الثرب. |
Bana yağsız vanilyalı dondurma üzerinde çeyrek çay kaşığı şekersiz karamel ve 9 değil 11'de değil tam 10 tane yaban mersini. | Open Subtitles | أريد بولة واحدة من الفانيليا بدون دهون أو لبن مع ربع ملعقة صغيرة من سكر الكراميل منزوع الكاربوهيدرات , و 10 .. |
Karaciğeriniz bu hücuma uğradığında onu hemen yağa çevirmekten başka seçeneği kalmaz. | Open Subtitles | وعندما الكبد يواجه هذا الهجوم ليس لديه خيار سوى تحويله إلى دهون في الحال |
Peki vücut yağları ne zaman sorunlu hâle geldi? | TED | إذا متى أصبحت دهون الجسم مصدراً للمشاكل؟ |
İnsan yağının vücutlarına enjekte edilmesini onaylıyorlar. | Open Subtitles | كل يوم, خصوصاً هاتان الأثنان لقد وافقا على حقن دهون بشرية |
Etten,kemikten ve yağdan ibaret olduğumuzu herkes unutuyor. | Open Subtitles | الجميع ينسى دائماً بأننا مجرّد لحم , دهون و عظم. |
İnsan vücudu doymuş yağlarla savaşmak için tasarlanmadı. | Open Subtitles | الجسمُ البشريّ لم يُصممّ لمُقاتلةِ دهون مُشبّعة مثل هذهِ |
Taksi dışında havuz temizliyorum, liposuction yapıyorum, kendi peruk işim var. | Open Subtitles | بمعنى اخر انا رجل جزء من هذا التاكسى ولكن قريبا ساجرى عملية شفط دهون انا امتلك عملى الخاص. |
Öte yandan pankek karışımının içindeki yağın yarısından fazlası doymuş veya trans yağdır. | TED | وفي المقابل، أكثر من نصف الدهون في خليط البان كيك هي إما دهون مشبعة أو متحولة |