| Üzerini değiştirip, duş alman lazım. Bana da yemek için 10 dolar ver. | Open Subtitles | عليكِ أن تبدّلي ملابسكِ وتستحمي ويجب أن تعطيني 10 دولارات من أجل الغداء |
| Hiçbir zaman 5 dolar alamadıklarından kıskanıyorlar. Peki küçük kardeş alabildiler mi? | Open Subtitles | إنهم غيورات فحسب لأنهم لا يحصلون على دولارات من فئة الـ 5 |
| Üstelik beyaz askerlerden ayda 3 dolar daha az kazanıyorlardı. | Open Subtitles | وكنا نكسب أقل بـ3 دولارات من الجندي الأبيض كل شهر |
| Çünkü bu yaklaşık 10 dolarlık bir ekstra donanım eğer bir Nintendo Wii kumandanız varsa bile. İlerde birkaç oyun görmeyi bekliyorum, | TED | لأن هذه 10 دولارات من الأجهزة الإضافية إذا كنت تملك جهاز وي لذا فأنا متشوق لرؤية بعض الألعاب |
| Cebinde on dolarlık bozuk parayla dolaşırdı Irak'la telefon konuşması yapması gerekirse diye. | Open Subtitles | ذلك الرجل كان يمشى و معه 10 دولارات من العملات المعدنية في حال إضطر أن يقوم بإتصالاً إلى العراق أو ما شابه |
| Çocuğun biri gazete büfesinden beş dolar mı çalmış? Boş ver. | Open Subtitles | يسرق بعض الأولاد 5 دولارات من كشك للصحف، من يأبه لذلك؟ |
| Geçen haftadan dört dolar da borcu var. | Open Subtitles | نعم، أنه يدين لنا بأربعة دولارات من الأسبوع الماضي |
| Aslında, mısır için sen bana 5 dolar borçlusun. | Open Subtitles | في الواقع،أنت تدين لـي خمسةُ دولارات من أجـل الفشار |
| Evet, ortalıkta dolaşan uyuşturucu satıcılarından birkaç yüz dolar çaldık ama önemsizdi. | Open Subtitles | أجل، سرقنا بضعة دولارات من تجار هنا وهناك لكن ذلك لم يكن أمراً جليلاً |
| Annem bana her gün okula gitmemi yoksa benden 5 dolar alacağını söylerdi. | Open Subtitles | قالت لي أمي أني إن تغيبتُ يوماً واحداً عن المدرسة فستقتلع 5 دولارات من لحمي |
| Şimdiye kadar, benim gözetimim altındayken dikiş atıldı, kendi saçını kesti ve dört dolar edecek kadar bozuk para yedi. | Open Subtitles | حتى الآن لم يحدث بينما كنت أرعاه سوى أنه تم تقطيبه وقص شعره بنفسه وابتلع أكثر مما يساوي 4 دولارات من العملات |
| Size dördüne beş dolar veriyorum. | Open Subtitles | أخبرك بشيء سأعطيك خمسة دولارات من أجل أربعة علب |
| 8'liyi cevreleyen 8 tane bir dolar. | Open Subtitles | ثمانى دولارات من فئة الدولار الواحد تحيط بكارت شكل 8 |
| Şunu bil, Big Mac almak için kek fonumuzdan 10 dolar almıştım ve sana söylememiştim. | Open Subtitles | يجدر بي إخبارك أني أخد 10 دولارات من صندوق مال متجر الكب كيك لأجل همبرجر كبير ولم أخبرك من قبل. |
| Şunu bil, saçım doğal sarı görünsün diye kek fonumuzdan 100 dolar almıştım. | Open Subtitles | يجدر بي إخبارك أني أخد 100 دولارات من صندوق مال متجر الكب كيك لأبقي شعري طبيعي بهذا اللون. |
| Buradaki teneke ve şişeler 20 dolar değerinde. | Open Subtitles | يوجد ما يساوي قيمة 20 دولارات من العلب و الزجاجات هناك |
| Ayrıca görüşme ücreti olan 5 dolar dışında başka bir şey ödemeyeceksiniz. | Open Subtitles | و لست مسؤولا عن أيّ شيء سوى خمسة دولارات من أجل الحديث مع المُسْتَقْبِل |
| Senin yüzünden beş dolarlık benzini boşa harcadım. | Open Subtitles | لقد أضعت خمس دولارات من الوقود لكي أصل إلى هنا |
| Bir sosyal etkinliğe gidiyorum da 50 bin dolarlık tabakta 5 dolarlık tavuk yiyeceğim yine. | Open Subtitles | أنا في طريقي لحفلة جمع تبرعات قطعة أخرى ب5 دولارات من أجل 50000 دولار للطبق |
| Ve sen de altı dolarlık park için araba sürmüş olacaksın. | Open Subtitles | لكنّك تقود إلى هناك وتدفع ستّ دولارات من أجل الركن |
| Sekiz dolarlık Pinot şişesiyle gelince seni dinleyeceğimi mi sandın? | Open Subtitles | -وتظنين أن زجاجة الـ8 دولارات من "البينوت " -ستجعلني أسمعكِ؟ |