Tüm gücünle beni fırlatmayı başarabilirsen boyutsal geçidi açıp, evime dönebilirim. | Open Subtitles | إن رميتني بأقصى سرعتك ربما أكسر حاجز الأبعاد وأعود إلى دياري |
Ve bilmiyorum ama sanki evime gelmiş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | و لا اعرف شعرت نوعا ما كأنني اعود الى دياري |
Hollywood sayfasını kapatıp Eve dönmenin zamanı gelmişti. | Open Subtitles | جاء الوقت للخروج من عالم هوليود والذهاب إلى دياري |
Ama Eve dönmeliyim. Limanda bir gemi olmalı. | Open Subtitles | ولكن يجب أن أعود إلى دياري هناك مركب في الميناء |
Hâlâ evim gibi hissettiren tek yer. | Open Subtitles | إنه المكان الوحيد الذي ما زلت أشعر و كأنه دياري |
Burası benim köyümdü. evim. Bak ne hallere gelmiş. | Open Subtitles | تلك كانت قريتي، دياري انظر إلى ما حلّ بها |
geldiğim yerde hiç yoktu. | Open Subtitles | نعم، حسناً في دياري لم يكن فيها أيّة مياه |
Benim yuvam başka bir yerde Ve ben de iş yapmak istiyorum. | Open Subtitles | دياري في مكان آخر وأريد أن يُدفع لي مقابل المخدرات |
Onu yazdıktan sonra evimde kaldım, ve geçen yıl yayınlanan başka bir kitap yazdım ve hakikaten oldukça iyi kabul gördü, çok hoştu, ama derdim bu değil. | TED | ومكثت بعد ذلك في دياري حيث أكتب، وكتبت كتابا آخر الذي صدر العام الماضي، وقد لاقى ترحيبا كبيرا. كان أمرا رائعا، لكن ليس هذا هو بيت القصيد. |
Majesteleri şimdiye kadar bana karşı çok cömert ve naziktiniz, ancak evime dönüp, ne olacağını görme konusundaki planıma sadık kalacağım. | Open Subtitles | انت ياصاحب الجلالة أكثر سخاء وكرما ولكنني اكتفيت بفكرة العودة إلى دياري لنرى ما قد يحدث لي |
Artık evime dönmenin bir yolunu bulmalıyım. | Open Subtitles | و الآن عليّ اكتشاف طريقةٍ لأعودَ إلى دياري |
Tek istediğim ait olduğum yere, evime dönebilmek için bana yardım etmen. | Open Subtitles | كلّ ما أريده هو أن تساعدني لأعودَ إلى حيث أنتمي، لأعودَ إلى دياري. |
Demek istediği evime dönmem için sonunda yardım ediyor olduğu. | Open Subtitles | يتحدّث عن إيجاد طريقةٍ لإعادتي إلى دياري. |
Eve dönene kadar beni oynatmayacaklar. | Open Subtitles | حسناً ، هم لن يشركوني معهم حتى أعود الى دياري |
Eve dönüş yolunu bulmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | لقدّ كنتُ أحاول العثور على سبيل العودة إلى دياري. |
Derhal Eve dönüp babamdan nikah hazırlıklarımızı yapmasını isteyeceğim. | Open Subtitles | سأعاود إلى دياري لأطلب من والدي أن يدبّر زفافنا. |
Bu hızda gidersek ben Eve falan gidemem. | Open Subtitles | و بهذا المعدّل، لن أعود أبداً إلى دياري. |
Benim evim gerçek dünyada değildi. | Open Subtitles | دياري لم تكن أبدا عالمي الحقيقي؟ |
Hem de ne az nitelik. Bu şehir, benim evim bundan dolayı acı çekiyor. | Open Subtitles | والمدينة التي هي دياري تعاني بسبب ذلك. |
Yanlış anlama, burası hâlâ evim. | Open Subtitles | لا تخطئ الظن، ما زالت هذه دياري. |
O "Aptal kara parçası" benim evim! | Open Subtitles | هذه الصخرة الغبية بمثابة دياري! |
Aslında düşündüğünden daha az. Ama geldiğim yerde kazandığımdan daha fazla. | Open Subtitles | ،في الواقع إنه أقل مما تتخيل .ولكنه أكثر مما كنت أجنيه في دياري |
İstemiyorsan bizimle gelmek zorunda değilsin. Burası asla yuvam olmadı Bayan Pearl. | Open Subtitles | هذهِ لم تكن دياري أبداً ، يا سيدة (بيرل)، أنا كنت مُجرد جندي تـُركَ ليموت. |
Ben de evimde oturup, cips ile avokado yemeyi bir sürü içki emmeyi tercih ediyorum. | Open Subtitles | وأفضل أن أكون في دياري أتناول البطاطس وإناء من المارغريتا |
Hayır ama burası benim yurdum ve eğer biri beni bundan alıkoysa dönmek için onu öldürürüm. | Open Subtitles | ..كلا ..ولكن هذه دياري ..ولو أن شخصاً أبعدني عنها سأقتله في المقابل |