"ذاتَ" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir
        
    • zamanlar
        
    Nöbet dehidratasyonun ya da nörolojik bir şeyin sonucu olabilir. Open Subtitles قد تكون نوبة الاختلاج نتيجةً للتجفاف أو ذاتَ منشأ عصبيّ
    bir defasında bana söylediğin gibi yetkiyi bana vermesinin bir sebebi vardı. Open Subtitles و كأنّكَ أنتَ من أخبرتَني ذاتَ مرّة أنّها حمّلتني المسئوليّة لسببٍ ما
    Derler ki, babalar ve kızlar bir zamanlar geçmiş hayatlarda sevgiliydiler. Open Subtitles يقولون بأن الآباء وبناتهم كانوا ذاتَ مرّةٍ أحباء في حياتهم السابقة.
    PBG testi sadece atak esnasında yapılırsa güvenilir sonuç verir, eğer bir doktor olsaydın bunu bilirdin tabi. Open Subtitles النتائج تكون ذاتَ قيمةٍ فقط لو أجري الفحص خلال النوبة الأمر الذي كنت ستعرفه لو كنتَ طبيباً حقيقياً
    Hoş ben bir kere benim aleti Naomi'nin kedisine sokmuştum. Open Subtitles حسناً، ذاتَ مرة وضعتُ قضيبي في قِطة نعومي تيرنر
    bir sabah uyandığımda karım çoktan evden ayrılmıştı. Boş bir evde yalnız kalmak ne demektir az çok bilirim. Open Subtitles استيقظتُ ذاتَ صباح، و كانت زوجتي قد رحلت أعلمُ بعضَ الشيء عن البقاء وحيدة في بيتٍ خالٍ
    bir gün kızının sana ihanet etmesinin verdiği acıyı aynı benim sende hissettiğim gibi duyacaksın. Open Subtitles ستشعرين ذاتَ يومٍ بلدغةِ خيانةِ ابنتك، كما شعرتُ بلدغتك.
    Ya çok dar bir kot giyiyorsun ya da fare var. Open Subtitles يا ذاتَ الصوتِ العالي إمّا ترتدين جينزاً ضيّقاً للغاية أو لديكِ فأر.
    Ta ki bir gün gelip de canıma tak edene kadar öyle devam etti. Open Subtitles استمرّ الوضعُ هكذا إلى أن فاضَ بي الكيلُ ذاتَ يوم.
    Belki bir gün. Ama bugün, o gün değil. Open Subtitles في يومِ من ذاتَ الأيام واليومٌ ليسَ اليومِ المنشود
    bir zamanlar evliydim efendim. bir çingeneyle kaçtı gitti. Open Subtitles كنتُ متزوّجًا ذاتَ مرّةٍ يا سيّدي، لكنّها هربت مع غجريّ.
    bir akşam,yemek yiyorduk ve birden fenalaştı. Open Subtitles ذاتَ ليلةٍ، كُنّا نتناول العشاء ولم تكن بخيرٍ.
    Böyle büyük, düzgün bir protesto yapmayalı ne kadar zaman olmuştu. Open Subtitles كم مضى منذُ أن كانَ هناكَ تظاهر كبير ذاتَ صلة.
    bir keresinde birisini asmaya kalktığını anımsıyorum. Open Subtitles لقد حاول شنقي ذاتَ مرّةٍ. وإنّي أذكرُ ذلك.
    bir gün parkta resim çizerken, o adam durmuş ocak ayının ortasında dondurma külahı yiyordu. Open Subtitles لقد كنتُ أرسم في الحديقةِ ذاتَ يومٍ، وجاء هذا الرّجل يأكل مخروط البوظة في شهرِ يناير. لقد اِبتسم في وجهي.
    bir keresinde bir luau partisine gitmiştim. Open Subtitles أتعلمون , أنا ذاتَ مرّة ذهبتُ إلى حفلةٍ تنكرية.
    bir partide aynı kıyafeti giydik diye aramız biraz bozuk. Open Subtitles لقد لبسنا ذاتَ القميص إلى حفلة وقد كانّ ذلكَ غريباً بعضَ الشيء.
    Ben de ziyaret etmiştim. Gerçekten de enteresan bir gece geçirmiştim. Open Subtitles لقد قمتُ بزيارتهِ ذاتَ مرّة إنّه مثيرٌ حقّاً في اللّيل
    bir zamanlar bizimkinden çok da farklı olmayan bir Dünya vardı. Open Subtitles فهمــــي علــــوان ذاتَ مرة كانَ هُناك عالم ليس شديد الإختلاف عن عالمنا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more