Bir keresinde bir kitapta görmüştüm. Turistlere uyar. Maceraya uygun değil. | Open Subtitles | لقد رأيته فى كتاب ذات مره أنه للسياح أنها ليست مغامره |
Bir keresinde, bir senatörün bana, CIA hakkında sohbet ederken, "CIA"in önünde neden "the" takısı kullanmadığımızı sorduğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر أن سيناتور سألنى ذات مره متى سنتحدث عن وكالة المخابرات المركزيه لما لا نقول أسمها مسبوقاً بأداة التعريف؟ |
Evet, Bir keresinde sahiden kafayı çekip 80 yaşındaki kadını Kiss'deki bateriste benzetmiştim. | Open Subtitles | نعم، ذات مره عملت عجينه وجعلت هذه العجوز ذات 80عاماً تبدوا وكأنها طبال |
Daha küçük bir kızken onu bir kez bulduğumu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أذكر إنى عثرت عليها ذات مره عندما كنت فتاه صغيره |
bir kez Kivu'ya gittiği için adı böyle. | Open Subtitles | يقال له كيفو لانه ذهب فى رحله الى هناك ذات مره |
Bir zamanlar tanıdığım bir adamın, karısı bir baskında alınmıştı... | Open Subtitles | ، أعرف رفيقآ لى ذات مره زوجته خطُفِت اثناء غارة |
İki kere alışveriş merkezine gittik ve Bir kere de futbol maçına gittik ve ondan sonra da başka bir alışveriş merkezine gittik. | Open Subtitles | وذهبنا ذات مره إلى مبارات كرة قدم وبعد ذلك ذهبنا إلى متجر تجاري مختلف |
Bir keresinde, Japon olimpik judo takımının tamamıyla bir bar kavgasına karıştığını duydum. | Open Subtitles | سمعت ذات مره انه داخل في قتال في حانه مع الفريق الياباني للجودو. |
Bir keresinde bana bir gün anlatmak zorunda kalacağımı söylemiştin. | Open Subtitles | قلت لى ذات مره علىّ ان اخبرك فى وقت ما |
Biliyor musun, Bir keresinde yarışta sonuncu gelen bir ata $40,000 yatırmıştım, bu yüzden ben de onu satın aldım. | Open Subtitles | تعلم، ذات مره راهنت ب40,000 على حصان حلبالمركزالأخير،ثماشتريتالحصان. |
Bir keresinde göğsümde bir örsle Manş Denizi'ni geçtim! | Open Subtitles | ذات مره انا عبرت القناه الأنجليزيه . و سندان فى صدرى |
Bir keresinde sos tabagim yoktu diye aglamistim... buna inanabiliyormusun? | Open Subtitles | اذا اخبرتك اني بكيت ذات مره لاني لم املك سفينه المرق هل تصدقينني ؟ |
Babam Bir keresinde bir gecede on beş kişiyi tutuklamıştı. | Open Subtitles | ذات مره اعتقل خمسة عشر شخصا فى ليلة واحدة |
Hem de tüm Amerika'da. Benim babam Bir keresinde tek gecede 15 kişiyi kendi başına tutukladı. | Open Subtitles | ذات مره اعتقل خمسة عشر شخصا فى ليلة واحدة |
Bir keresinde giyebileceği büyüklükte bir pantolon bulamadığı için okula gidememişti. | Open Subtitles | ذات مره لم يتمكن من الذهاب إلى المدرسة لأنه وجد أن كل سراويله قد ضاقت ولم يجد ما يرتديه |
bir kez bile kibirli, sorumsuz biri olmadı. | Open Subtitles | هى ليست الهانئه المغروره كما خُلِقت ذات مره |
Ve seni bir kez cehenneme yollamam arkadaş olamayacağız anlamına gelmez. | Open Subtitles | ولأنى أرسلتك للجحيم ذات مره لا يعنى اننا لا يمكننا ان نكون أصدقاء |
Senin sapık yaşantını sevmiş olmalılar. bir kez bir Mormonla çıkmıştım. | Open Subtitles | لابد أن حياتك الشاذه أعجبتهم واعدت مبشراً ذات مره. |
Bir zamanlar bu toprak atalarına yaptığı gibi onları geçindirirdi. | Open Subtitles | ذات مره كانت هذه الارض تطعمهم كما كانت تطعم أبائهم |
Bir zamanlar normal yolların inisiyatif kullanmayan subaylar için bir tuzak olduğunu söylemiştiniz. | Open Subtitles | انت قلت ذات مره ان القنوات الطبيعيه هى عباره عن افخاخ للايقاع بالضباط الذين يفتقدون روح المبادره |
Bir kere Times Meydanı puzzle'nı 102 saat içinde bitirdi ve bir hafta bunun havasını attı | Open Subtitles | ذات مره ، حلت لغزا الكلمات في 102 ساعه ، و افتخرت بذلك لمدة اسبوع |
Bir defasında bana, onun yanına gömülmek istediğini söylemişti. | Open Subtitles | فى ذات مره اخبرنى. انه يود ان يدفن بجوارها |
- Bir zamanlar bir erkek arkadaşım vardı. - Giy onu. | Open Subtitles | ـ ذات مره كان عندي حبيب ـ ارتديه |