"ذاهبه" - Translation from Arabic to Turkish

• gidiyorum
• gidiyorsun
• gidiyor
• gittiğini
• gideceğim
• çıkıyorum
• gitmiyorum
• gideceğini
• gideceksin
• Gidip
• geliyorum
• gideceğimi
• gidecek
• gidiyorsunuz
• alacağım

İlk defa Dünya Şampiyonası'na gidiyorum bugün bile iyi birşeyler dilemedi.
انا ذاهبه الى بطوله العالم وهو حتى لم يتمنى لى التوفيق

Vatikan'a John Knox'a karşı olan savaşta destek olmaları için gidiyorum.
إني ذاهبه للفاتيكان لأطلب منهم اموالا لأشن حربا ضد جون نوكس

her halukarda Shimla'ya 1 aylık yaz kampı için gidiyorsun.
على اى حال انت ذاهبه الى المعسكر الصيفى فى شيملا

Daha birbirimizi tanımaya yeni başlamıştık ki şimdi de Kuzey Hava Tapınağı'na gidiyorsun.
لقد بدانا فى معرفه بعضنا الاخر و الان انت ذاهبه لمعبد الهواء الشمالى

Muhtemelen 108. caddenin altındaki... yeni sağlık klübüne gidiyor.
من المحتمل أنها ذاهبه إلى النادي الصحي الجديد على شارع 108

Ben geçit odasına keşif yapmaya gidiyorum.
انا ذاهبه إلى غرفة البوابة، والقيام ببعض ريكون

dinle yarın sabah yaz kampına gidiyorum - nereye? yaz kampına.
اسمع انى ذاهبه الى المعسكر الصيفى صباح الغد اين؟

Pekala, MichaeI? Eve gidiyorum.
حسنا اتعلم ماذا يامايكل انا ذاهبه إلى المنزل

Ben Sumet'le biraz bilardo oynamaya gidiyorum.
حسناً, أنا ذاهبه لألعب دورين بلياردو مع سوميت

Sorun değil ama oyuna başka biriyle gidiyorum.
عمومــا ً أنا أسفه أنا ذاهبه للمباراه مع شخص أخــر

Nereye gidiyorsun?
أين أنت ذاهبه فى هذا الوقت حتى تغيرى ملابسك ؟

İyi geceler dilemeden mi gidiyorsun?
هل أنتِ ذاهبه من غير أن تقولي ليلة سعيدة؟

Nereye gidiyorsun?
انا ذاهبه خارج المدينه اين انتي ذاهبـه ؟

Sen evinemi gidiyorsun, istasyona geldigine göre.
أعتقدت أنكِ ذاهبه للمنزل، ولكنك أتيتِ للمحطة.

Bu tren Chicago'ya gidiyor demek.
هذا يعنى ان هذه العربات الان ذاهبه الى شيكاجو

Nereye gittiğini sanıyorsun ortak?
بحق الجحيم اين تعتقدى انك ذاهبه, شريكتى?

Villa kiralık değildi. Sahipleri Sanford'lar. Orada bir partiye gideceğim.
تلك الفيلا ليست للايجار سانتفوردس يمتلكها أنا ذاهبه الى حفله هناك الأسبوع القادم

Tamam ben alışverişe çıkıyorum, eğer döndüğümde burada olursan, seni döverim.
حسناً، أنا ذاهبه إلى التبضع وإذا لا زلت هنا عند أعود سأضربك

Bunu bana yapamazsın, anne. Ben gitmiyorum.
أنت لا تستطيعين فعل هذا بى أنا لست ذاهبه

Sutton'la kütüphaneye ders çalışmaya gideceğini söyledi ve ben ona inandım.
اخبرتني انها ذاهبه للمكتبة مع ساتن لتذاكر و صدقتها حتي اتصلت ساتن في المنزل

"Ve Denise, unutma ki bir tanemi yalnız bırakmadığın için cennete gideceksin."
و دينيس أنتي ذاهبه للجنه لأنك صديقة حبيبتي

Tamam, pekâlâ, Gidip Christina'yı bulup, buraya getireceğim.
حسناً إننى ذاهبه لأجد كريستينا إننى ذاهبه لكي أرجعها هنا

Geri geliyorum. Cumartesi kimi bulursam, çağıracağım. Sen orada mısın?
سأعود ادراجي انا كنت ذاهبه لأراه

Hastaneye gideceğimi, biliyordum sanki tahmin etmiştim ve orada ne diyeceğimi de sanırım biliyordum, ama hikayeyi yalanları, ağzımdan çıkana kadar bilemiyordum.
اعتقد اني عرفت اني ذاهبه للمستشفى... واعتقد اني عرفت ماذا ساقول لكني لا اتذكر تعرف القصه, والكذب قبل ان يخرج من فمي

gidecek misiniz?
أانت ذاهبه الى ترك هذه الحجره؟

Bekleyin! Bayan Blair, nereye gidiyorsunuz?
انتظري , آنسه بلير , الى اين انت ذاهبه ؟

Sadece burada uzanıp zevk alacağım.
نعم ، انا ذاهبه لإسترخاء هُنا والتمتع بهذا.