Lana'nın atına olanları duyunca bahsettiğin dostunun Cyrus olduğunu anladım. | Open Subtitles | عندما سمعت بما حدث مع حصان لانا أدركت أن سيرس هذا هو الصديق الذي ذكرته |
Yanızca bu çok büyük spektruma sahip değiliz, hani bunu az önce bahsettiğim sayılarla karşılaştıralım. | TED | اذا ليس لدينا فقط هذا المقدار الكبير من الطيف فلنقارنها مع رقم ذكرته للتو |
Az önce söz ettiğim senaryo nadir değil. | TED | المشهد الذي ذكرته قبل قليل لا يعتبر أمرًا غير شائع. |
Ona bu konuda konuşması gereken tek kişinin ben olduğumu hatırlattım, ...bilirsin işte, iyi dinleyici olayı. | Open Subtitles | أنا فقط ذكرته إنني الشخص الوحيد الذي تحدث معه بشأن ذلك، كما تعلم، إنه منصت عاطفي. |
Az önce bahsettiğiniz nüfus sayımı, 1930 yılındaydı değil mi? | Open Subtitles | الإحصاء الذي ذكرته قبل لحظة، كان لعام 1930، أليس كذلك؟ |
Sanırım videolarında ondan bahsetti. | Open Subtitles | وأجرؤ وأقول أنّها قد ذكرته في أشرطة الفيديو الخاصّة بها |
- Sen bahsettin. | Open Subtitles | لقد ذكرته أنت ذكرته أليس كذلك ؟ |
Tam olarak, söylediğin yere saklanmışlardı. | Open Subtitles | كلا .. لقد كانت مخبئة فى المكان الذى ذكرته بالضبط ؟ |
Polis, seri bir katil olduğunu düşünüyor ama bana kalırsa daha önce bahsettiğin şu kriptonlu bilgisayarın izini bulmuş olabiliriz. | Open Subtitles | الشرطة تعتقد أنه كان قاتلا تسلسلياً لكني أعتقد أننا لربما وجدنا الحاسوب الكريبتوني الذي ذكرته |
Ayrıca daha önce bahsettiğin melodiyi duydum. Sirk melodisi. | Open Subtitles | كما سمعت الصوت الذي ذكرته موسيقى السيرك هذه |
Daha önce bahsettiğin şeyi anlatsana. | Open Subtitles | ماذا عن الأمر الذي ذكرته مسبقًا هناك، دعنا نسمع الأمر |
Peter vardığında gördüğü şey, size az önce bahsettiğim dehşet tablosuydu. | TED | وعند وصولهِ، وجد بيتر ذلك الرعب الذي ذكرته للتو. |
Daha önce bahsettiğim müşteri konusunu kısaca ele alalım. | TED | لنأخذ موضوع الزبائن الذي ذكرته قبل قليل على سبيل المثال |
Dolayısıyla, perspektif her şeydir ve size daha önce bahsettiğim tarihinden ötürü bir "Dünya-dışı gezegen" olarak Dünya'dan çok şey öğrendim. | TED | لذا ، المنظور هو كل شيء و بسبب التاريخ الذي ذكرته لكم بإيجاز ، تعلمت أن أنظر إلى الأرض على أنه كوكبٌ خارجي. |
O yüzden geleceğimizle ilgili olduğunu düşünürsek bize söz ettiğiniz şu şeyi görsek iyi olurdu. | Open Subtitles | كنا سنشعر بارتياح كبير علي ثرواتنا إذا فقط اطلعنا علي الشيء الذي ذكرته لنا |
Ama ben ona, bana hayatımın karanlık zamanlarında ne kadar yardım ettiğini hatırlattım. | Open Subtitles | ،لكنني ذكرته أوتعلم, مدى مساعدتك لي .بالفترةِالقاسية بحياتي |
bahsettiğiniz bu stajyer-- Eminim ki doktorluk konusunda parmak ısırtan bir herif olmuştur, değil mi? | Open Subtitles | إذاً ذلك الطبيب الذي ذكرته سابقاً، أنا مُتأكد بأنه أصبح دكتور عظيم |
- Kızın hiç ondan bahsetti mi? | Open Subtitles | هل سبق وأن ذكرته لكِ؟ لماذا ستفعل ذلك؟ |
-Az once bahsettin, Greg. | Open Subtitles | أنت الذى ذكرته للتو يا جريج |
Hayır, sadece daha önce bana söylediğin bir şeyi hatırladım. | Open Subtitles | كلا , كلا .. أنا فقط أرغب بالعودة لشئ ذكرته سابقاً |
Odile'in bahsettiği Monte Carlo'dan mı Moskova'dan mı ne gelen adam. | Open Subtitles | الرجل الذي ذكرته لنا أوديل ذلك الذي من مونتي كارلو أو موسكو |
Evet, sizin de söylediğiniz gibi buradaydılar ama yolunda gitmeyen şeyler oluyor. | Open Subtitles | أجل , لقد كانوا في المكان .. الذي ذكرته لكن هناك شيء غريب يحدث هنا |
Başta kısaca bahsetmiştim. Protein ayrıştırılabilir ve dokuya zarar vermez. | TED | ذكرته باختصار في البدء؛ البروتينات تتحلل أحيائيا ومتوافقة أحيائيا. |
Evet, konuşmuştuk. Binlerce kez bahsettim hem de. Yemekhane hademesi Scooter. | Open Subtitles | بلى تحدثنا ، ذكرته لك مئات المرات "سكوتر) آنسات فترة الغداء)" |
Chloe de aynı yerden bahsetmişti. | Open Subtitles | وهو المكان الذي ذكرته كلوي |
Yemininde de iki defa bahsetmiştin. | Open Subtitles | =تداومين على ذكره -اجل ,لقد ذكرته مرتين في نذورك |