Avukatla telefonla konuştum. zeki birisine benziyor. | Open Subtitles | تحدثتُ معَ المُحامي العام على الهاتِف و بَدى أنها ذكيّة |
Doğrusunu söylemek gerekirse, bunu yapacak kadar zeki değilsin. | Open Subtitles | الحقيقة لابدّ أن تُقال، أنتِ لستِ ذكيّة بما يكفي لفعل ذلك |
Ayrıca kızı telefonunun wi-fi'ını ve bluetooth'unu kapatacak kadar akıllı. | Open Subtitles | وهي ذكيّة بما يكفي لإبقاء شبكتها اللاسلكيّة والبلوتوث بهاتفها مُقفل. |
akıllı kız. Dörtte orada olacağız. | Open Subtitles | أنتِ فتاة ذكيّة ، يمكنني إحضاره عند الـ 04: |
Doğru, seni bu davaya nasıl soktuğuna bakılırsa çok akıllı. Zekice. Oyunundaki bir maşasın sadece. | Open Subtitles | صحيح ، سلس جداً بالطريقة الذي جعلكَ تشارك في هذه القضيّة ، إنّها ذكيّة ، أنتَ رهينة في لعبته |
Hepimizi birbirimize düşürmek için akıllıca bir yol. | Open Subtitles | إنها طريقة ذكيّة ليجعلنا ننقلب على بعضنا |
Doğruluğunu kolayca kontrol edebileceğim bir şeyi uyduracak kadar zekisin o radyoyu hikayenin inandırıcılığını güçlendirmek için, kendin bozmuş olabilirsin. | Open Subtitles | أنتِ ذكيّة للغاية لكي تصنعي شيئاً ... أستطيع التأكد منه بسهولة لكنكِ ذكية بما يكفي لتكسريه بنفسكِ لكي تعززي روايتكِ |
zeki birisi olacak. Oldukça bilgili, kimsenin gözünü alamadığı işinde çok iyi. | Open Subtitles | سوف تكون ذكيّة حقاً، حذقة للغاية، ذات مظهر أنيق، |
Cümleye başladığında oldukça zeki konuştuğunu sanıyordun, değil mi? | Open Subtitles | ظننتِ أنّكِ بدوتِ ذكيّة جداً عندما بدأتِ تلك الجملة، أليس كذلك؟ |
Çok güzel ve çok da zeki. | Open Subtitles | إنّها جميلة جداً و ذكيّة جداً سوف تحبينها كثيراً |
Üstesinden gelebilecek kadar zeki olmayı öğrenmen gerek. Tamam mı? | Open Subtitles | يجب أن تتعلمي أن تكوني ذكيّة بما يكفي لتعلو عليها، إتّفقنا؟ |
zeki bir kadınsın. Ama benimle oyun oynayamazsın. | Open Subtitles | أنتِ ذكيّة أيّتها العاهرة لكنّكِ لا يسعكِ التلاعب بيّ يا امرأة |
Güzel ve zeki olman iyi bir yargı becerin olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | حسناً، بكونكِ ذكيّة وجميلة فلا يعني أنّ لديكِ حكم جيّد |
akıllı ve iyi birisi. Belki seninle çıkacak kadar da çaresizdir. | Open Subtitles | ذكيّة, لطيفة, قد تكون يائسة بـمَ يكفي لتخرج معك |
Çekici, akıllı bir kadına benziyorsun. Neden bir çocukla çıkıyorsun? | Open Subtitles | يبدو أنكِ إمرأة ذكيّة وجذّابة، لمَ تواعدين طفلاً؟ |
akıllı, hırslı, kendini işe adıyor. | Open Subtitles | انها ذكيّة ، طموحة ، ومتفانية جدا بعملها |
Ben de ona benim de akıllı olabileceğimi gösterdim. | Open Subtitles | لذا قررتُ أن أريه بأنّ بمقدوري أن أكون أيضاً ذكيّة |
Oldukça Zekice hazırlanmış gerçekten. Kayıp birisini arayamayacağınız tek yerdir. | Open Subtitles | إنّها خطّة ذكيّة جداً ، في الواقع إنّه المكان الوحيد الذي لن تبحث فيه عن جثّة |
Hepimizi birbirimize düşürmek için akıllıca bir yol. | Open Subtitles | إنها طريقة ذكيّة ليجعلنا ننقلب على بعضنا |
Hayır, sen zekisin, güzelsin... ve sinirlisin aynı zamanda. | Open Subtitles | لا، أنتِ ذكيّة, أنتِ جميلة أنتِ عصبيّة، أيضاً. |
Çok zekiydi. Sonra değildi. | Open Subtitles | لقد كانت ذكيّة جدًّا، ثم لم تكن كذلك.. |
Şimdi, bu onları sadece yavaşlatır. Bu nanitler zekiler, buna uyum sağlayacaklardır. | Open Subtitles | هذا سيؤخّرها فقط لأنّ هذه النانويتس ذكيّة وستتكيّف |
Ondan akıllıyım, bir istiridye bile ondan akıllıdır. | Open Subtitles | لسوف أفوقها ذكاءً فهي ليست ذكيّة |
Ha, bir de bu açıkça belli ki paralegal olmak için çok fazla akıllısın. | Open Subtitles | و من الواضح جدًّا أنّك تعتقدين بأنّك ذكيّة جدًّا على منصب مساعدة قانونية |
Söz hakkımın olmadığı konuları düşünerek ne zekilik ettin. | Open Subtitles | أنتِ ذكيّة للغاية لإجباري بالقيام بأمور لا رأي لي بها |