Sevgilin olması konusunda anlaşmıştık biliyorum ama Bunu senin için yaptım, acı duyma diye. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّنا إتّفقنَا على أن يكون لك حبيب لَكنِّي فعَلتُ ذلك من أجلك لإنْقاذك من الألمِ |
Ama Bunu senin için değil, takım için yapıyorum. | Open Subtitles | ولكني لن أفعل ذلك من أجلك , بل من أجل الفريق. |
Bunu senin için yaptım. o adam sana saygı duymadı. | Open Subtitles | لقد فعلت ذلك من أجلك ذلك الرجل أظهر عدم إحترامه لك |
Kötü bir iş biliyorum ama Bunu senin için yapmak istiyorum. | Open Subtitles | ، إنه سخيف ، أنا أعلم لكنّي أريد أن أفعل ذلك من أجلك |
Senin için bunu yapmanın nasıI olacağını hayal ederdik. | Open Subtitles | حلمنا دائما بما يمكن أن يفعله ذلك من أجلك |
Neden, bebeğim, senin için yaptım her şeyi! Hoşuna gideceğini düşündüm, sevgilim. | Open Subtitles | لقد فعلت كل ذلك من أجلك يا حبيبتى ظننت أن هذا سوف يعجبك |
Biliyorsun para olmasa bile Bunu senin için yapardım. | Open Subtitles | تعرفين أني كنت لأفعل ذلك من أجلك حتى بدون المال |
Bunu senin için yapacak biri olmadığı için asıl. | Open Subtitles | ذلك بسبب أنك لم يكن لديك شخص بجانبك ليحقق ذلك من أجلك |
Bunu senin için yaptım. Senin için her şeyden vazgeçtim. | Open Subtitles | لقد فعلت ذلك من أجلك تخليت عن كل شيء من أجلك |
Sen bebekken annen Bunu senin için yapmıştı. | Open Subtitles | والدتك قامت بصنع ذلك من أجلك عندما كنت طفلاَ. |
- Bunu senin için yapıyorum. | Open Subtitles | أنا أفعل هذا بالنسبة لك. وأفعل ذلك من أجلك. |
Lanet olsun. David, Bunu senin için yaptım. | Open Subtitles | هذا هراء ديفيد , أنا فعلت ذلك من أجلك |
Lanet olsun. David, Bunu senin için yaptım. | Open Subtitles | هذا هراء ديفيد , أنا فعلت ذلك من أجلك |
Bunu senin için değil, kötü geçmişinle barış yapman için yaptım. | Open Subtitles | شكراً لك لم أفعل ذلك من أجلك يا بني |
Bunu senin için yapmak zorunda değilim. | Open Subtitles | ليس لدي المصادر لأتعامل مع ذلك من أجلك |
İyi bir dostsun, bu yüzden Bunu senin için yaptım. | Open Subtitles | انت صديق جيد لذلك انا فعلت ذلك من أجلك |
Bunu senin için yaptım, herşeyi senin için yaptım. | Open Subtitles | فعلت ذلك من أجلك. كل شيء كان من أجلك. |
Ama unutma, Bunu senin için yapıyorum. | Open Subtitles | لكن تذكر، أنا أفعل ذلك من أجلك. |
Cesur görünüyor. Bunu senin için yapıyor. | Open Subtitles | انها تظهر نفسها شجاعة تفعل ذلك من أجلك |
Bunu senin için, Libby için ya da başka biri için yapmadım. | Open Subtitles | لم أفعل ذلك من أجلك... أو ليبي أو أي شخص آخر. |
Olivia'nın Senin için bunu yaptığına inanamıyorum. Elle'den bir editörle görüşme ayarlaması... | Open Subtitles | لا أصدق ان "اوليفيا" فعلت ذلك من أجلك "رتبت لتعاون بينك وبين مدير تحرير في مجلة "هي |