Benim ikili var olma adını verdiğim şey mümkün ve bence empati hislerine dokunmama izin veren şey bu. | TED | يحدث لنا ما اسميه ثنائية الوجود، وأعتقد أن ذلك هو ما سمح لي بالإستفادة من مشاعر التعاطف هذه. |
İnsanların Meksika'ya gittiklerinde yaptıkları şey, bu. | Open Subtitles | ذلك هو ما يفعله النّاس عندما يذهبون إلى المكسيك |
Dünyalılar saldırıyorlar çünkü tek bildikleri şey bu. | Open Subtitles | الأرضيّون يهاجمون لأنّ ذلك هو ما يفعلونه |
Doğru. Olan buydu Holman. | Open Subtitles | ذلك صحيح.ذلك هو ما حدث يا هولمان |
Evet, kesinlikle. Ben de bunu diyorum. Gel bakalım. | Open Subtitles | أجل , أجل بالتأكيد ذلك هو ما اقوله ها انت ذا |
Tamam ama olan bu. Sanıyor ki sana ne kadar yakınlaşırsa ben o kadar rahatsız olacağım ve ona para vereceğim. | Open Subtitles | ذلك هو ما يحدث يظن أنه كلما اقترب أكثر إليك... |
O hep bunu ister. Bu sefer 2,000$ istedi. | Open Subtitles | ذلك هو ما يريده دائماً طلب مني هذه المرة 2000 دولار |
Burada istedikleri asıl şey bu olabilir bizi Orta Doğu'da başka bir savaşa çekmek. | Open Subtitles | يمكننا الاحتجاج بأن ذلك هو ما يريدونه هنا دفعنا لحرب أخرى في الشرق الأوسط |
Çünkü seni öfkeden deliye döndüren tek şey bu gibi duruyor. | Open Subtitles | لأنه يبدو أن ذلك هو ما يغضبك بشدة |
- Onu kızdıran şey bu olabilir. | Open Subtitles | ربما كان ذلك هو ما أثار جنونه. |
Yapmayı öğrendiğim tek şey bu çünkü. | Open Subtitles | لأن ذلك هو ما كان يدرس لي أن تفعل. |
Bahsettiğimiz şey bu değil. | Open Subtitles | ليس ذلك هو ما نتحدث عنه |
Üzerinde çalıştığım şey bu. | Open Subtitles | ذلك هو ما أعمل عليه |
Polisin de öğrenmek istediği şey bu. | Open Subtitles | ذلك هو ما أرادت الشرطة معرفته |
Söylemek için geldiğim şey bu. | Open Subtitles | ذلك هو ما جئت إلى هنا لقوله |
Onu daha da güzel yapan şey buydu işte. | Open Subtitles | لكن ذلك هو ما جعلها أكثر جمالاً |
Sizi sevdiğimi söylerken anlatmaya çalıştığım buydu. | Open Subtitles | ذلك هو ما أعنيه عندما أقول أنني أحبك. |
Bayan Lemon'ın Holborn'daki pubda öğrendiği buydu. | Open Subtitles | لقد كان ذلك هو ما اكتشفته لي الآنسة " ليمون " في هولبرن |
İşte Ben de bunu bulacağım. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic} ذلك هو ما أنوي اكتشافه. |
Ben de bunu yapıyorum. | Open Subtitles | ذلك هو ما اقوم به |
Ben de bunu dedim. | Open Subtitles | ذلك هو ما قلته |
Çünkü önemli olan bu, değil mi? | Open Subtitles | لأن ذلك هو ما أرمى إليه |
Kendine bağ kuracak bir şey bulman gerek. En azından ben kendime hep bunu söylerim. | Open Subtitles | اذهبي واعثري على شيء تفهمينه على الأقل، ذلك هو ما أقوله لنفسي |