CIA'in Rus kısmını bombaladı. bu zaman, para ve azımsanmayacak bir riske mal oldu. | Open Subtitles | فجر قسم المخابرات المختص بالروس تطلب ذلك وقتاً ومالاً ومجازفة كبيرة |
Şimdi,bu zaman alabilir. İki, belki üç yıl. | Open Subtitles | قد يستغرق ذلك وقتاً سنتين أو ثلاثاً |
Ama bu zaman alır. | Open Subtitles | لكن يستغرق ذلك وقتاً. |
Çözülse bile Çok uzun zaman alabilir. Anlayamıyorum. | Open Subtitles | وحتى لو فعلنا فسوف يستغرق ذلك وقتاً طويلاً جداً. |
- Altı ay. Çok uzun bir süre olduğunu biliyorum ama çalışmıyorsun ve biblo işi de bekleyebilir. | Open Subtitles | أعلم أن ذلك وقتاً طويلاً، لكنّكِ عاطلة، ومنحوتاتكِ بوسعها الانتظار. |
Yakınlarını kazada kaybeden insanlara ulaşmaya çalışıyoruz ancak Bu biraz zaman alacaktır. | Open Subtitles | إذاً نحن نحاول تحديد مكان جميع الورثة لكن سيستغرق ذلك وقتاً |
Bu biraz zaman alacak ama işleri bittiği zaman seninle konuşmaları gerekecek. | Open Subtitles | سيستغرق ذلك وقتاً, لكن عندما ينتهون -سيحتاجون التحدث معكَ |
Ama bu zaman alacak. | Open Subtitles | لكن سيستغرق ذلك وقتاً. |
bu zaman alacak. Oh! Kesinlikle! | Open Subtitles | -سيستغرق ذلك وقتاً |
Ama eğer bunu avukatlara bırakırsak, bu dava çok Çok uzun sürecek ve hayatlarımız asla önceki gibi olmayacak. | Open Subtitles | ولكن إذا تركنا الأمر للمحامين سوف يأخذ ذلك وقتاً طويلاً للغاية ولن تعود حياتنا كما كانت بالسابق مطلقاً |
Ben denersem, Çok uzun sürer. Benim zamanım yok. | Open Subtitles | إذا حاولتُ العثور عليهم بنفسي، سوف يستغرق ذلك وقتاً أطول، وليس لديّ وقت |
Bu biraz zaman alabilir tamam mı? Annenin uçağı iniyor. | Open Subtitles | قد يستغرق ذلك وقتاً وطائرة أمك تهبط |
Bu biraz zaman alacaktır. Uzun bir zaman... | Open Subtitles | قد يستغرق ذلك وقتاً وقتاً طويلاً... |