bu seni mutlu etmiş olmalı. Bacağımın kalçamdan parmak ucuma 1 metre 10 cm. | Open Subtitles | حسنا لقد اصبحتم متساويين لابد ان ذلك يجعلك سعيدا |
bu seni mutlu etmiş olmalı. Bacağımın kalçamdan parmak ucuma 1 metre 10 cm. | Open Subtitles | حسنا لقد اصبحتم متساويين لابد ان ذلك يجعلك سعيدا |
İşte bu seni yaşayan en şanslı çocuk yapıyor. | Open Subtitles | حسناً، ذلك يجعلك الفتى الأوفر حظّاً على قيد الحياة. |
Ölümden korkmuyorsun. Bunun seni güçlü kıldığını sanıyorsun. Ama seni zayıf kılıyor. | Open Subtitles | أنتَ لا تهاب الموت، تعتقدُ أن ذلك يجعلك أقوى، لكنّه يجعلك أضعف |
Eğer seni daha iyi hissettirecekse... onu rakip çeteymiş gibi gösterebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نكون عصابة منافسة إذا كان ذلك يجعلك تشعر بالتحسّن |
Projede bir tek sen varsın - Sanırım bu seni ekip lideri yapıyor. | Open Subtitles | حسناً أنت الوحيد بالمشروع أظن أن ذلك يجعلك رئيس الفريق. تفضل. |
Ve eğer bu seni kıskanç yapıyorsa özür dilerim ama sen onunla şansını denedin. | Open Subtitles | وأنا آسفة إنْ كان ذلك يجعلك غيُّورة لكن سنحتْ لك الفرصة برفقته |
Gerçekten mi? Ama eğer bu seni mutlu ediyorsa, numaranı alacağım ve belki seni ararım. | Open Subtitles | لكن أن كان ذلك يجعلك سعيدا, سوف آخذ رقمك |
Parti suçlu olduğunu söylediği halde karını savunmaya çalışırsan bu seni de suçlu yapar. | Open Subtitles | إذا تحاول الدفاع عنها عندما يقول الحزب بأنّها مذنبة. ذلك يجعلك مذنب، أيضًا. |
Birkaç gün uğruyorsun diye bu seni baba mı yapıyor? | Open Subtitles | تأتي لبضعة أيام و تعتقد أن ذلك يجعلك أباً؟ |
Yapma. bu seni küplere bindirecek kişisel bir not olmalı. | Open Subtitles | أقصد، بربّك، على صعيد شخصي، لابد أنّ ذلك يجعلك تستشيط غضباً. |
Orada neler döndüğünü biliyordun. bu seni suç ortağı yapar. | Open Subtitles | كنت تعلم ماذا كان يحصل هناك ذلك يجعلك متواطئا |
Onu geri almam gerektiğini söyleyebilirim ama bu seni kötü gösterir. | Open Subtitles | يمكننـي إخبـاره أنـك تريديـن أن أعيدهـا لكـن ذلك يجعلك تبديـن سيئـة كذلك |
bu seni aylarca öne aldı işte. | Open Subtitles | ذلك يجعلك مُتقدّما عن الوقت لمدّة شهر يا رجل. |
bu seni benim en iyi arkadaşım yapar. | Open Subtitles | عظيم. ذلك يجعلك أفضل صديق جديد |
İşte bu seni Kira'nın ortağı olmak için uygun kılıyor. | Open Subtitles | ذلك يجعلك أنسب شخص كشريك لـ كيرا |
Eğer arkadaşların havalıysa bu, seni de havalı yapar. | Open Subtitles | ...إنه فقط إنه مرح, اتفهمين علي؟ و إذا كان صديقكِ مرحاً ذلك يجعلك مرحاً أيضاً |
Ne bahtsızlık çünkü bu seni benim düşmanım yapıyor. | Open Subtitles | حسنا، هذا أمر مؤسف لأن ذلك يجعلك عدوي. |
Sorun değil. Bunun seni strese soktuğu aşikar. Sadece arkadaş olalım. | Open Subtitles | من الواضح ان ذلك يجعلك متوترا لنكن اصدقاء |
Bunun seni son derece suçlu göstereceğini anlamalıydın. | Open Subtitles | يجب أن تفهم أن ذلك يجعلك تبدو مذنباً بشكل مريع |
Belki de Bunun seni iyi bir polis yaptığını sanıyorsun! | Open Subtitles | ربما تظن أن ذلك يجعلك شرطيا جيدا |
Ve seni daha iyi hissettirecekse, Gerçekten dandik bir gün geçirdim. | Open Subtitles | و إن كان ذلك يجعلك تشعر بتحسن فقد أمضيت يوما سيئا. |