Vietnam'a gittim, orada bana kadınları ve küçük çocukları öldürmeyi öğrettiler. | Open Subtitles | ذهبتُ إلى فييتنام حيثُ علموني كيف أقتل النساء و الأطفال الصِغار |
Bir sonraki sabah, bankaya gittim ve bütün birikimimi çektim. | Open Subtitles | في الصباح التالي، ذهبتُ إلى المصرف، و سحبتُ كل مدّخراتي |
Ben 4 seneliğine Londra'ya gittim, o da benim adımla, üniversiteye. | Open Subtitles | ذهبتُ إلى لندن لأربعة سنوات و هو دخل الكلية الملكية باسمي |
Ölmeden bir gece önce onunla yüzleşmek için odasına gitmiştim. | Open Subtitles | ذهبتُ إلى جناحه بالليلة السابقة لوفاته من أجل مواجهته |
Başka bir adama gidip 80 kağıt verdik, hemen imzaladı. | Open Subtitles | ذهبتُ إلى رجل آخر. أعطيته 80 دولار. ووقع على الفور. |
Belki hâlâ bu yöntemi kullanıyorlardır diye düşündüm ve dün gece oraya gittim. | Open Subtitles | و إعتقدتُ أنهم ربما مازالوا يستخدمونها لذلكَ ذهبتُ إلى هناك في آخر ليلة |
Yazar cemiyetinin bir üyesi olarak, evine taziyelerimi iletmeye gittim. | Open Subtitles | بصفتي عضو بمُجتمع الكتّاب، ذهبتُ إلى منزلها لتقديم تعازيّ لها. |
Bir kaç kez üniversiteye gittim ve eski tanıdıklarla karşılaştım. | Open Subtitles | ذهبتُ إلى الجامعة بضعة مرات و رأيتُ بعض الوجوه القديمة |
Bu bahçeyi tasarlarken New York Restorastasyon proje ofisine gittim ve aşağıda tanıdık bir isimle karşılaştım. | TED | وفي الطريق لتصميم هذه الحديقة، ذهبتُ إلى مكتب مشروع ترميم نيويورك، ولاحظت اسمًا مألوفًا على باب الطابق السفلي. |
Onu kutlamak, tebrik etmek için Sunita'nın evine gittim. | TED | ذهبتُ إلى منزل سونيتا للاحتفال ولتهنئتها. |
Mississippi Delta'ya, Birleşik Devletler'in en fakir bölgelerinden birine gittim. | TED | ذهبتُ إلى دلتا المسيسيبي، أحد أفقر المناطق في الولايات المتحدة الأمريكية. |
Ben denemek ve soruya cevap bulmak için Kuzey Nigeria'daki Skoto'ya gittim. | TED | لقد ذهبتُ إلى سوكوتو في جنوب نيجيريا لمحاولة معرفة مدى بُعد خطر التصحر عنا |
Thelonious'un doğduğu sıralarda, Gene Moretti adlı bir adamın doğum günü partisine gittim. | TED | الآن، في نفس الفترة التي وُلِد بها ثَالُوْنِيُوْسْ، ذهبتُ إلى حفلة عيد ميلاد لرجل يدعى جين موريتي. |
1913'te Kuzeye büyük bir ekipmanla gittim. | Open Subtitles | في 1913 ذهبتُ إلى الشمال متزوّدًا بتجهيزات كثيرة. |
Dairesine de gittim orada da değildi. | Open Subtitles | لقد بحثتُ عنه بكلّ مكان ذهبتُ إلى شقته ولم يكن هناك |
Golf kulübünden döndüğümde çalışma odasına gittim. | Open Subtitles | عندما عدتُ من نادي الغولف ذهبتُ إلى مقر إقامته |
Başpiskoposa gittim ve dedim ki, "Bu insanlara ne yapıyorsun?" | Open Subtitles | لذا ذهبتُ إلى القس وسألته قائلاً : ماذا تفعل بالناس ؟ |
Yaptığım bir iş için çekimi almaya gitmiştim. | Open Subtitles | ذهبتُ إلى هناك لأخذ مستحقّاتي لقاء بعض العمل الذي فعلته |
İşin doğrusu, sen randevundayken ben de tefeci dükkanına gitmiştim. | Open Subtitles | في الحقيقة، ذهبتُ إلى متجر عندما كُنت في موعدك. |
Buzdolabına gidip bir kaç bira aldım ve oturup televizyon izlemeye başladım. | Open Subtitles | و ذهبتُ إلى الثلاجة و أخذتُ بعض البيرة، و جلستُ أشاهد التلفاز. |
Dün kızlarla birlikte alışveriş merkezine gittik. | Open Subtitles | بالأمس ذهبتُ إلى صالة المبيعات الشمالية برفقة الفتيات. |
Bir kere, bir sınıf arkadaşımın yatakhanesine girdim ve etrafımdaki değerli eşyalarına bakarken onu izledim. | TED | ذات مرة، ذهبتُ إلى غرفة إحدى الزميلات، ورأيتها تشاهد مقتنياتها الثمينة حولي. |
70'lerde Kanada'nın doğusunda kunduz avına çıkmıştım. | Open Subtitles | ذهبتُ إلى شرقيّ ''كندا'' لاصطياد القندس في السبعينيّات. |
Oraya gittiğimi sana söyledim. Yapamadım. | Open Subtitles | قلت لك أنني ذهبتُ إلى هناك لم أستطع فعلها |