Sunset'teki Boot Barn'daydım, ve onu Crown Vic'teki polisle konuşurken gördüm. | Open Subtitles | لقد كنت في موقف السيارات، و رأيته يتحدث للشرطي في المنطقة. |
Ama konumuz bu değil. Konu şu ki, onu evle konuşurken gördüm. | Open Subtitles | هذه ليست النقطة الهامة النقطة المهمة هى أننى رأيته يتحدث مع منزله |
Ama sonra Susie'yle sanki ondan hoşlanıyormuş gibi konuşurken gördüm. | Open Subtitles | وبعدها رأيته يتحدث مع سوزي كأنه معجب بها |
Bana yalan söyleme. Onu size konuşurken gördüm ve şimdi o gitti. | Open Subtitles | لا تكذبي علي ، لقد رأيته . يتحدث إليك ، و الآن لقد اختفى |
Esas olay o değil ama. Ben orada bir de onun eviyle konuştuğunu gördüm ve öptüğünü. | Open Subtitles | هذه ليست النقطة الهامة النقطة المهمة هى أننى رأيته يتحدث مع منزله |
Sonra onu kızınızla konuşurken gördüm ve durumu yanlış anladım. | Open Subtitles | ثم رأيته يتحدث مع إبنتكما قرأت الموقف بصورة خاطئة |
Avluda dün evlenen direnişçilerle konuşurken gördüm. | Open Subtitles | رأيته يتحدث الى المتمردين الذي تزوج أمس. |
Gerçekten. Şu giden iki adamla konuşurken gördüm. | Open Subtitles | رأيته يتحدث إلى هذين الاثنين. |
Onu eşimle konuşurken gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيته يتحدث إلى زوجتي أين؟ |
- Aubrey'le konuşurken gördüm, sonra da ortadan kaybolmuş. | Open Subtitles | رأيته يتحدث إلى أوبري ثم اختفى |
Ward'du. Franklin öldürmeden önce onunla konuşurken gördüm. | Open Subtitles | كان وورد، رأيته يتحدث مع فرانكلين |
Ve sonra onu Ashley ile konuşurken gördüm. | Open Subtitles | وبعد ذلك رأيته يتحدث الى اشلي |
Bir gece, Todd ile konuşurken gördüm. | Open Subtitles | ذات ليلة ,رأيته يتحدث إلى تود |
Onu polislerle konuşurken gördüm Clyde. Ben mi? | Open Subtitles | (لقد رأيته يتحدث مع رجال الشرطة، يا (كلايد أنا؟ |
Koridorda kendi kendine konuştuğunu gördüm. | Open Subtitles | رأيته يتحدث مع نفسه في الروًاق |