"رؤية وجهه" - Translation from Arabic to Turkish

• Yüzünü görmek
• Yüzünü göremiyorum
• yüzünü göremiyoruz
• suratını görmen
• Yüzünü görebilir
• Yüzünü görebiliyor
• yüzüne çok
• yüzünü görmedim
• yüzünü göremedim

Öldüğünde Yüzünü görmek isterdim.
كم كنت أود رؤية وجهه عندما وجد الطريق مغلق

Rekabete girdiğimi öğrendiğinde Yüzünü görmek isterdim.
أود رؤية وجهه عندما يكتشف أن لي علاقة بهذه المنافسة.

Müttefiklerimiz arasında onun gerçek Yüzünü görmek isteyen çok.
هناك الكثير من حلفائنا الذين يتمنون رؤية وجهه الحقيقي

Yüzünü göremiyorum Yaklaşmaya çalışalım
لا استطيع رؤية وجهه سأحاول الاقتراب اكثر

yüzünü göremiyoruz. Kabin kamerasına geçin.
فلا نستطيع رؤية وجهه اظهر كاميرا الكابينة

Benden kaçamayacağını anladığında o kendini beğenmiş suratını görmen gerekirdi.
كان عليك رؤية وجهه عندما أدرك أنّه لن يستطيع تحاشِيّ أتحتاج مساعدتي؟

Yüzünü görebiliyor musun?
هل بأمكانك رؤية وجهه ؟

Onun Yüzünü görmek için her şeyi verirdim.
مستعدة أن أضحي بأي شئ حتى يمكنك رؤية وجهه في تلك اللحظة

Bir daha Yüzünü görmek istemediğimi.
لم أرد رؤية وجهه مجددًا أبدًا، افترقت عنه.

Onun Yüzünü görmek mümkün değil. Tıpkı pençelerinden kurtulmak gibi.
مثلما أنه من المستحيل رؤية وجهه كما هو حال الهرب من قبضته

Bir daha asla Yüzünü görmek, onunla karşılaşmak zorunda kalmayacağıma?
وأنني لن أضطر إلى رؤية وجهه ثانية أبداً وأنني لن اضطر إلى مواجهته؟

Biraz daha yaklaş. Yüzünü görmek istiyorum.
اقترب قليلاً ، فأريد رؤية وجهه.

Kız hala hayattaysa Yüzünü görmek istemeyecektir.
إن كانت حية ليس عليها رؤية وجهه ثانيةً

Siyah saçları var. Yüzünü göremiyorum.
شعره أسود وممشّط للخلف، أعجز عن رؤية وجهه.

Ama yalnız değildin başka biri daha vardı, ama Yüzünü göremiyorum.
لكنّكِ لستِ وحدكِ... فهُناك شخص آخر، ولكن لا أستطيع رؤية وجهه.

Evet ama maalesef yüzünü göremiyoruz.
أجل. للأسف، لا زلنا لا نستطيع رؤية وجهه.

Var ya herifin suratını görmen lazımdı.
دعيني أخبرك كان عليكِ رؤية وجهه

yüzüne çok iyi bakamadım ama kaçmadan önce görebildiğim kadarı bu.
لم أتمكن من رؤية وجهه بوضوح، ولكن هذا يشبه إلى حد كبير ما رأيته قبل أن يلوذ بالفرار.

Sesini duydum, fakat yüzünü görmedim.
أستطيع سماع صوته داخل رأسي ولكني لم أستطع رؤية وجهه

yüzünü göremedim. Yağmur yağıyordu ve adam kaçıyordu.
لم أتمكن من رؤية وجهه كان الجو ممطراً ، وكان يلوذ بالفرار