Belki de seni uzun vadede mutlu edebilecek başka bir kadın vardır. | Open Subtitles | ربما هناك أمرأه أخري بالخارج يمكن أنّ تجعلك أسعد في المدي الطويل |
Belki de bir parçanız bunu başarıp bu defteri öyle kapamak istiyordur. | Open Subtitles | ربما هناك جزء منك يريد ان يتجاوز الأمر و يحصل على خاتمة |
Eğer onu bulursak ve ölmemişse, Belki bir orta yol buluruz. | Open Subtitles | وإذا وجدناه ، وانه على قيد الحياة ربما هناك حلا وسطا |
Ve kabaca iki olasılık var: Belki bir şeyleri yanlış yapıyor ya da belki oyuncakta bir bozukluk var. | TED | وعلى العموم، هناك احتمالان: ربما أنه يقوم بشيء خاطئ، أو ربما هناك خطب ما في اللعبة. |
- Tornavida gerek. - Bagajda vardır belki. | Open Subtitles | ـ أحتاج مفكا ـ ربما هناك واحدا فى الصندوق |
Başkaları da olabilir. Bana bir iyilik yap, buradayken lütfen dikkatli ol. | Open Subtitles | ربما هناك المزيد ، قدمي ليّ معروفاً كوني حذرة أثناء وجودكِ هنا. |
Şu an Muhtemelen burada çok az fizikçi vardır . | TED | الآن، ربما هناك عدد قليل جدا من الفيزيائيين هنا. |
Belki de bu oyunu sahnelemesini gerçekten istemeyen birisi vardır. | Open Subtitles | ربما هناك شيء ما لا يريده ان يقيم هذا العرض |
Belki de onları teker teker öldürmekten başka bir yol vardır. | Open Subtitles | ربما هناك طريقة أخرى غير اطلاق النار عليهم واحدا تلو الآخر |
Tamam, Belki de bütün üzüntülere iyi gelmeyebilir, | TED | حسناً .. ربما هناك القليل منها التي تعجز الشوكولاته على تجاوزها |
Ama gerçekten beni çok etkiledin.Sana baktım o yaptı, Belki de farklı bir yol daha vardır. | TED | و فى الواقع انت ألهمتني. نظرت إليك, و فكرت, حسنا, لقد فعلها هو , ربما هناك طريقة مختلفة إذن. |
O sırada bunun hakkında pek fazla düşünmedim ve bir sonraki üç ölümcül köpek balığı saldırısı olunca da bu fikrin Belki de düşünmeye değer olduğuna ikna oldum. | TED | في ذلك الوقت لم أفكر كثيرًا بالأمر، واستمر الأمر كذلك إلى أن حدثت هجمات القرش الثلاثة القاتلة التالية، وقد دفعتني إلى التفكير، ربما هناك بعض الموضوعية في هذه الفكرة. |
Belki de sadece taşları değil hayatı da değiştiren bir süreç halen işliyordur. | TED | ربما هناك عملية لا تزال نشيطة إلى اليوم قد سببت تغيرات ليس فقط في الصخور بل في الحياة. |
Belki bir kapak, bir giriş yolu, bir merdiven falan vardır. | Open Subtitles | ربما هناك باب خفي ، فتحة ، سلم ، أي شيء |
Pekala, Belki bir giriş ve bir çıkış tutamağı var. | Open Subtitles | حسناً .. ربما هناك يد للدخول و أخرى للخروج أبدلوا الأماكن |
Canlı bir insansıyla konuşmak için... Belki bir büyü kitabı falan vardır. Etrafa bakın. | Open Subtitles | ربما هناك كتاب للتعويذات ابحثي حولك نحن بحاجة إلى قنينة |
Yapabileceğim bir şey vardır belki Bu kemikler yapabilir bir etki | Open Subtitles | ربما هناك ما يمكننى فعله تلك العظام قد تساعد قليلاً |
O huzuru korumamızın bir yolu vardır belki. | Open Subtitles | سيدتي ربما هناك طريقة لنحفظ هذا السلام , حسناً ؟ |
Bu ayki borcunu silmenin bir yolu vardır belki. | Open Subtitles | إذاً ربما هناك طريقة وحيدة لمسح دين هذا الشهر |
Evet, komploya karışan başkaları da olabilir efendim, henüz saptanamayan kişiler. | Open Subtitles | بالطبع ربما هناك آخرون متورطون بالمؤامرة لم يتعرف عليهم بعد |
Muhtemelen işledi de. Şuradaki perdede. | Open Subtitles | ربما هناك فى احد المشاهد على الشاشة هناك |
Belki orada kimsenin görmesini istemediği şeyler vardır. | Open Subtitles | اذن، ربما هناك شيء في داخله لا يريد أي احد ان يراه |
Peki, belki vardır belki çok farklı bir şey vardır. | Open Subtitles | حسناً, ربما هناك شيء مختلف ربما هناك شيء مختلف جداً بشأن هذه الفتاة |
kulaklık süngeri. Üstünde kulak kiri kalmış olabilir. | Open Subtitles | هذا غطاء سماعة أذن ربما هناك شمع أذن شخص ما عليها |