Phil'in çok kırıldığını ve ihanete uğramış gibi hissettiğini anladığımdan şöyle cevap verdim: | Open Subtitles | تمكنت من الشعور ان فيل مجروح بشدة و يشعر بالخيانة,لذلك رددت عليه |
Hayatlarını benim için riske attılar ve ben... onlara karşılığını ölüm cezası ile verdim. | Open Subtitles | لقد خاطروا بحياتهم من أجلى و انا فقط... رددت إليهم هذا بحكم بالإعدام |
Bu iyiliğinin karşılığını üç sefer ödedim. | Open Subtitles | لقد رددت لك ذلك الدين في ثلاث مرات مختلفة. |
Ayla sert vurdu ve sen de karşılık verdin. Yeterince makul. | Open Subtitles | ضربت بقوة و أنت رددت الضربة، هذا عادل |
Sevgime ihanetle karşılık verdin. | Open Subtitles | وأنت رددت حبي بالخيانه |
Peki ben nasıl karşılık verdim? | Open Subtitles | لقد علمني الكثير و كيف رددت له الجميل ؟ |
Ona karşılık verdim ve kıyafetlerini çıkarmak yerine kellesini aldım." | Open Subtitles | "وقد رددت لها الصنيع، "وبدلاً من خلع ثيابها عن جسدها، "بالطبع، قمت بإقتلاع رأسها عن جسدها." |
Peki bu iyiliğine nasıl karşılık verdim? | Open Subtitles | كيف رددت على الجميل؟ |
O beni zorladı, ben de karşılık verdim. | Open Subtitles | هو دفعني وأنا رددت ذلك |
Aptal, ben o CD'yi geri verdim! | Open Subtitles | ياغبية, لقد رددت لك الأسطوانة |
karşılığını sabırla ve sevgiyle verdim. | Open Subtitles | و رددت على ذلك بالصبر و بالحب |
Ama ben de bu iyiliğinin karşılığını ödedim. | Open Subtitles | ولكني رددت الخدمة |
Sen de karşılığını verdin mi? | Open Subtitles | و هل رددت القبلة؟ |
İyiliklerinin karşılığını ödeyeceğim. | Open Subtitles | اليوم قد رددت كل ديوني |
Kahretsin. İyiliğinin karşılığını yaptım değil mi? | Open Subtitles | "سحقًا، إنّي رددت المعروف، اتّفقنا؟" |
O iyiliğin karşılığını fazlasıyla verdim. | Open Subtitles | ! رددت ذلك الجميل و أكثر. |
Ve sadakate nasıl karşılık verdin? | Open Subtitles | وكيف رددت هذا الولاء؟ |
Ve sadakate nasıl karşılık verdin? | Open Subtitles | وكيف رددت هذا الولاء؟ |