Bu durum, insanların bir şeyi paylaşıp paylaşmamalarını kendilerine saklamalarını, ya da tamamen çevrimdışı tutmalarını bence etkileyecektir. | TED | وأظن أن ذلك سيؤثر على مدى رغبة الناس في مشاركة شيء، أو إبقائه خاصًّا، أو بعيدًا نهائيًّا عن الإنترنت. |
Sebebi insanların yalnız kalmak istememesi olamaz mı? | Open Subtitles | ألا يمكن أن يكون السبب عدم رغبة الناس في البقاء بمفردهم؟ |
Bana, Anneler Günü'nün insanların birbirlerine içlerinden geldiği gibi iyilik yapmak istemesi olabileceğini gösterdi. | Open Subtitles | المغزى هو أنه جعلني أدرك ..أنه ربما عيد الأم يفترض أن يدور حول رغبة الناس في فعل المعروف لبعض بدافع الطيبة في قلوبهم |
A.G.? Artırılmış gerçekliğe koçlar, yöneticiler ve kulüp sahipleri insanların görmek istediği bu veri akışıyla ilgilendiklerinde ve "Bunu takımı iyileştirmek için nasıl kullanırız?" | TED | نتحول للواقع المدمج حين ينظر المدربون والمديرون والمالكون لهذه المعلومات المتدفقة عن رغبة الناس في المشاهدة ويقولون: "كيف يمكننا استخدام هذا لجعل فرقنا أفضل؟ |
İlki göçmenlik, ikinci de yönetme gücü, bunlar insanların kendi hayatlarının kontrolünü alma isteğini ve politikacılar tarafından temsil edilmedikleri düşüncesini gösteriyor. | TED | أولهما الهجرة وثانيهما السيادة، وهما يمثلان رغبة الناس في استعادة السيطرة على حياتهم والإحساس بأنهم مهمشون من قبل السياسيين. |
İnsanların boşlukları doldurmaya istekli olmalarını seviyorum. | TED | رغبة الناس في ملأ الفراغات |
Çünkü her ne kadar protestolar insanların değişim istediklerinin büyük bir göstergesi olsa da tek başlarına bir değişim, en azından temel bir değişim yaratmıyorlar. | TED | فبالرغم من كون الاحتجاجات طريقة جيدة لإظهار رغبة الناس في التغيير، لكنها بمفردها لا تخلق تغييرًا -- تغييرًا ضروريًا على الأقل. |
Son zamanlardaki bir araştırmada, insanların etrafındakileri görme arzusu, onlara vurma ve onlarla seks yapma arzularından sonra üçüncü geldi. | Open Subtitles | {\pos(192220)}في دراسة حديثة تبين أن رغبة الناس في مشاهدة الأشياء {\pos(192220)}يأتي في المركز الثالث بعد، رغبتهم في ضرب الأشياء و ممارسة الجنس مع أشياء ......... |