"روحه" - Translation from Arabic to Turkish

• ruhunu
• ruhu
• ruhunun
• ruhuna
• ruh
• ruhunda
• ruhundan
• ruhuyla
• içinde yatsın
• ruhlarını

Bak, ikimiz de papazı sakladığını biliyoruz bu onun ruhunu alamayacağım anlamına gelir.
اسمعي، كلانا يعرف بأنكِ تحمين القِس ممَّا يعني بأنني لا أستطيع أخذ روحه

Bir insanın ruhunu kalbi taşır. Bu adam onu söküp toprağa atar.
أي قلب رجل يحمل روحه هذا رجل يحفره خارج ويرميه في الوسخ

Niyetim bedenini ve ruhunu biraraya getirerek onu yeniden oluşturmaktı.
كان من المفترض أن أقوم بإعادة تثبيت روحه و جسده

Ama ruhu karanlık düşünceler ve günahlarla dolu olan zavallılar...
لكن المخلوق البائس المعبأة روحه بالأفكار السوداء و الأفعال الكريهة

Eğer bir çocuk evine gidemeden ölürse ruhu huzur bulmaz mı?
أن روحه لا يستريح؟ أعتقد أنه يذهب الى طي النسيان هائل

Bu onun insan ruhunun kurtulmak olurdu anlamına gelir Yani.
إذاً هذا يعني أنه يجب أن يتخلّص من روحه البشرية

Sorun l henüz ruhunu iddia edebilmek için görünmüyor, bir, o öldü bile.
المشكلة هي ، لا أستطيع أن أحصد روحه بعد مع أنه قد مات

Öyle bir yer ki, insanın ruhunu arındırıp hak ettiği yere götürüyor.
..لأرض حيث يمكن للمرء أن يغسل روحه الطاهره لترفعُ من مكانتهِ الصحيحة

Sana istediğin şeyi vereceğim fakat ödeme olarak, onun ruhunu almam gerekiyor.
سأمنحك ما ترغبين به و لكن كمقابل يجب أن أحصل على روحه

Ve Elena benim onun ruhunu böyle paramparça etmemi istemezdi.
ولا أظنّها كانت ستودّني أن أمحق روحه على هذا النحو.

Keşiş, Xu Xian ile yüz yüze gelmiş, bir şeytanla birlikte olduğu için manastırda kalması ve ruhunu temizlemesi gerektiğini söylemişti.
قابل الراهب زو شيان، وأخبره أنه بسسب اقترانه بالشيطان، عليه أن يبقى في الدير ليطهر روحه.

ruhunu ve zihnini ele geçiren düşman tarafından burada bahsedilemeyecek eylemler yapmak zorunda kaldı.
صنع ليقوم بأفعال رهيبة لا يمكن ذكرها هنا بواسطة العدو الذى أستولى على روحه وعقله

Hal ile anlaşmak senin fikrindi, ve berbattı, ruhu şad olsun.
هو كَانَ فكرتَكَ لإسْتِئْجار هال، وهو كَانَ فظيعَ، يُريحُ الله روحه.

Bir tür büyü ile, ruhu, o tuvali sığınak olarak kullanıyor.
من خلال نوع ما من السحر روحه تستخدم تلك اللوحة كملاذ

Ağır bir felç geçirdikten sonra, onun yaşlanmayan ruhu, bedenindeki değişimleri hassasiyetle izliyor ve ona yardım edenlere minnettar.
بعد جلطة دماغية سيئة جدًا. شاهدت روحه دائمة الشباب التغيرات في الجسم بشفافية، وهو مُمتن للناس الذين يساعدوه.

ruhu aynaya geçer ve demir zincirler içinde ölüme sürüklenir.
تدخل روحه المرآة ويتم سحبه بعيداً في سلاسل حديدية حتى يلقى حتفه.

Suriye'deki eski İslam şehri, kendisiyle bütünleşen ve o ruhu kucaklayan çok katmanlı bir geçmiş üzerine kurulmuştu
لقد تم بناء المدينة الإسلامية القديمة في سوريا على ماض متعدد الطبقات، اندمجت معه و استوعبت روحه.

Yeni bir savaş başlarsa onun ruhu mutlu mu olacak?
هل روحه يكون سعيدا إن بدأت حرب أخرى؟ نعم.

ruhunun ebedi istirahatı için tespih duasını 12 defa okuyun.
رَدِّدَا الأدعية إثنتي عشرة مرة من أجل راحة روحه الأبدية

Winston'ın yanaklarını almış ama ruhunun daha karmaşık olduğunu hissediyorum.
لديه و جنتا وينستون لكنني أشعر أن روحه معقّدة أكثر

ruhuna ölüm gölünde rehberlik edip, yaşayanlar arasına getir, ben de sana piramitlerden daha yüce bir tapınak yaptırayım.
إرشد روحه كي تعود عبر بحيرة الموت إلى مكان الأحياء و سوف أبنى معبدا عاليا لك أقوى من الأهرامات

Thorn' u tanıdığımı söylüyorsunuz, beden olarak, ruh olarak değil.
أنت قلت أننى أعرف ثورن.. الرجل فقط و ليست روحه

Bu kadar çok paralı birinin ruhunda kara delikler vardır.
كلّ شيء مع تلك الأموال يملك جانبا مظلما في روحه

Bize zaman ayirip da hâlâ ortalikta dolanan o ruhundan küçük parçaciklarla konustugunuz için tesekkür ederiz.
شكراً جزيلاً لإتاحة الفرصة لنا هذه المرّة للتواصل مع كلّ جزء ضئيل ربّما لا زال باقياً من روحه.

Onun ruhuyla ilgilenebiliriz ama bırak, bedeniyle Yüzbaşı ilgilensin.
يمكننا معالجة روحه لكن جسده اتركه للضابط ليهتم بأمره

Huzur içinde yatsın ama şimdi bizim iş konuşmamız gerek.
لترقد روحه بسلام. لكن الآن علينا أن نتحدث عن مصالحنا.

Balıkçılar ruhlarını aramak için en kolay ikna edilebilecek insanlar olmalı.
الصياد يجب عليه أبسط ...رجل ليصدق ليبحث بداخل روحه ...لأن الصيد هو لا شىء و لكن