| Artık aktörleri, ve bize hissettirdikleri o sahte duyguları izlemekten bıktık. | Open Subtitles | لقد أصابنا الملل ونحن نتابع الممثلين وهم يقدمون لنا مشاعر زائفة |
| Ellerindeki bu program, saklamaları gereken sahte veriler olduğunu akla getiriyor. | Open Subtitles | أنّ لديهم هذا البرنامج يُوحي بقوّة أنّ لديهم بيانات زائفة لإخفائها. |
| Geçmişinin sahte olduğuna dair bir kanıt, SSB'nin onu tutuklamasına yeter. | Open Subtitles | إذًا الدليل بأن خلفية بياناته زائفة سيكفي لجعل وحدة المكافحة تعتقله. |
| Sizi hakir gördüm, ihanet ettim, başka putlar peşine düştüm yanlış tanrılara taptım. | Open Subtitles | لقد أهنتُك , خنتُك لقد رجوتُ أوثاناً زائفة , لقد عبدتُ آلهةً زائفة |
| Öte yandan, sahte mutlululuk fotoğraflarım var. | TED | ومن ناحية اخرى لدي صور زائفة لطفولة سعيدة |
| Gerçeğini gizleyecek olan sahte bir tünel ve sahte bir mahzen. | Open Subtitles | أنفاق زائفة وسراديب زائفة من أجل أخفاء حقيقة واحدة. |
| Bu adamın sakalı sahte, dişleri sahte her şeyi sahte. | Open Subtitles | انه لا شيء سوى لحية زائفة و أسنان اصطناعية مزيف في كل شيء |
| Akşamlarımı sahte görüşler bildirip, dizanteriyle ilgilenen insanlarla geçirmekten bıktım. | Open Subtitles | لقد تعبت من قضاء أمسيات أحاول فيها صنع تكهنات زائفة مع أُناس يعملون من أجل الديزنتاري إنه تناول لوجهات النظر |
| Polisi aradım, onlar da sahte ihbar diye beni karakola getirdiler. | Open Subtitles | اقتحم شخص المنزل اتصلت بالشرطة فأعتقالونى بتهمة عمل مكالمة زائفة |
| Bu, havaalanındaki sahte polislerden biri. | Open Subtitles | هذا هو واحد من رجال الشرطة زائفة في المطار. |
| Teslimat tutarı sahte bir kredi kartıyla Windom Earl tarafından ödenmiş. | Open Subtitles | خدمة التوصيل مدفوعة عن طريق بطاقة ائتمانية زائفة بتوقيع "ويندوم إيرل". |
| Ardından sahte veteriner kimliği aldım. | Open Subtitles | ومن ثم استعملت اوراق ثبوتية زائفة كطبيب بيطرى |
| O eski alüminyum olanın sahte olduğu besbelliydi. | Open Subtitles | الشجرة السابقة المصنوعة من الألومنيوم ، كانت زائفة للغاية |
| O teller sahte. Asıl mekanizma, içindeki titanyum kutuda. | Open Subtitles | انها اسلاك زائفة ياحبيبى الالية الحقيقية موجودة فى الداخل |
| sahte olduğunu genelde biliriz ama yine de bir şekilde bir amaca hizmet eder. | Open Subtitles | نعلم عادة أنها زائفة و لكنها مع ذلك تؤدي الغرض بطريقة أو بأخرى |
| Bunlar yanlış paternler. Hatalı pozitifler. | TED | انماط خاطئة. ايجابية زائفة. انها اخطاء من النوع الاول |
| Onun için bir sözleşme imzalarsanız, o muhakkak parayı yanlış kişilere götürecektir. | Open Subtitles | لو استطعت أن توقع له بعض العقود فسوف يحصل على الاموال بإدعاءات زائفة |
| sahtekâr bir kişiliği olsa aldırmam ama bir sınır da koymam gerekir. | Open Subtitles | لا أمانع أن أكون شخصية زائفة لكن عليّ أن أتحقق من الأمر |
| Onun aklını, kendi dumanlı yolculuklarımdaki ucuz düzmece erotik hikayelerle doldurup, Tayland'a yollayan benim. | Open Subtitles | فأنا من أرسلته إلى تايلند بحثاً عن صافرات رخيصة وملئت رأسه بحكايات مثيرة زائفة عن مغامراتي مع الأفيون. |
| Bu bir kontrol mekanizması, sahtekarlıklarla bizi buraya getiren yalan. | Open Subtitles | هذه هي آلية للسيطرة على الأكاذيب التي أتت بنا إلى هنا تحت ذرائع زائفة |
| Onunla ilgili her sey bir yalandi. Onun bütün yasam belirtileri sahteydi. | Open Subtitles | كل شئ يخصها كان كذباً وكل مؤشراتها الحيوية كانت صوراً زائفة |
| Yeniden barışmak gibi bir boş beklentin olmasın. | Open Subtitles | والتأكّد من عدم وجود آمال زائفة للمصالحة. |
| San Francisco'daki o suçlamalar tamamen uydurma zaten. | Open Subtitles | وتلك الإتهامات التي وجّهت إليه بـ "سان فرانسيسكو" كانت زائفة بكِلا الأحوال |
| Bazı veriler uydurdum ve size gerçek olmayan birkaç veri göstereceğim. | TED | لذلك اختلقت بعض المعطيات، وسأظهر لكم معطيات زائفة. |
| Çoğu pisliğin içine batmış durumda. asılsız Tanrılara tapıyorlar. | Open Subtitles | البعض منهم تتدهور حالتهم للحضيض إنهم يتحولون إلى آلهة زائفة |
| Diğer duyguların tamamı zaten sahtedir.' | Open Subtitles | وبقية العواطف كلها زائفة |
| Plakaları tarattım. Sahteler. | Open Subtitles | أجريت بحثًا عن اللوحات، إنها زائفة |
| Para transferi sahteymiş. Yeğenim, baldızım,... | Open Subtitles | برقية التحويل كانت زائفة إبن أخي،أختي في القانون... |
| sahte iddian altında paramızı aldın ve o at kuyruğu klipsi kadar sahtesin. | Open Subtitles | استوليت على اموالنا تحت ادعاءات زائفة انت مخادع مثل شعر ذيل الفرس الخاص بك |
| Bu çalışmalar şunu gösteriyor ki insanların zihinlerine sahte anılar ekebilirsiniz ve bu anılar daha sonraki zamanlarda da davranışları etkiler. | TED | وحتى ما تعرضه هذه الدراسات هو أنت يمكن زرع ذكريات زائفة ويكون لها انعكاسات التي تؤثر على السلوك الطويل بعد أن تترسخ الذكريات. |