Ekşimiz tereyağı olabilirim ama ekmeğin sizin tarafınızdaki yüzündeyim. | Open Subtitles | ربما أكون زبد فاسد و لكنى على جانبكم من الخبز |
- tereyağı yeme! Kolesterol deposu. Hayvansal yağ. | Open Subtitles | لا زبد ، انها محملة بالكولسترول ، دهن حيوان |
yağ ve tereyağı yok. Sadece alışmak gerekiyor. | Open Subtitles | هذه بدون زيت أو زبد عليك فقط أن تعتاد عليها |
- Wasabi yeni deniz köpüğü. | Open Subtitles | الوسابي هو زبد البحر الجديد. |
O günlerde güçlü bir sütçü lobisi sebebiyle sarı margarin dükkanlarda satılamıyordu çünkü tereyağı gibi görünecekti. | Open Subtitles | زبد نباتي أصفر بسبب الضغط على معامل الآلبان لا يمكن أن يباع في المتاجر، لانه يبدو مثل الزبد |
Yumurta, tereyağı, süt, şurup ve gözlemeye lazım. | Open Subtitles | نحتاج بيض, زبد, حليب, مشروبات وفطائر محلاة |
Yalnızca yumurtaların beyazları, yağ yok, zeytinyağı, tereyağı yok. Ve mantarlı. | Open Subtitles | ، فقط بياض البيض بدون دهن، بدون زيت، بدون زبد |
O ekmeğe daha fazla tereyağı sürebilecekmisin hayatım ? | Open Subtitles | تَعتقدُ بأنّك يُمْكِنُ أَنْ تَضعَ أكثر زبد على تلك اللفّةِ، بنت؟ |
Evde saf tereyağı var. | Open Subtitles | يوجد زبد نقي بالبيت ينبغي لنا أن ندلك به صدره؟ |
Kimsenin ekmeğine fazla tereyağı sürmediğinden emin oluyorum. | Open Subtitles | انا حرصت على ان لا يضع كل احد زبد اكثر من اللازم على خبزه |
Süt olmazsa tereyağı ve peynir de olmaz. Çocuklar aç kalır. | Open Subtitles | زبد أو جبن و طاسات الأطفال فارغة |
Patlamış mısıra tereyağı istemediğine inanamıyorum. | Open Subtitles | [مولدر] أنا لا أستطيع إعتقادك لا ترد زبد على ذرتك الصفراء. |
Bir tatlı tabağı, fazladan yağ, üstüne bal dökülmüş iki top ...ve bir çikolatalı dondurma istiyorum. | Open Subtitles | طبق كبير,زبد زيادة ملعقتان عسل مسكر وشيكولاتة فاتحة احمل الكريز |
Mühür yağ gibi erimişti. Gidelim mi oraya? | Open Subtitles | الأختام ذابت كقطعة زبد أعلينا الذهاب إلى هناك؟ |
Doldurmuş birayı yudumluyor köpüğü | Open Subtitles | مع بيرة في يد يحتسي فقط زبد |
Ekmek, yumurta süt, vanilya özü sıvıyağ veya eritilmiş margarin tarçın Hindistan cevizi pudra şekeri ve yumurta. | Open Subtitles | هو : الخبز والبيض واللبن مسحوق الفانيلا زيت أو زبد منصهر |
Hepiniz partiye giderken benim bu ekşimiş yak yağı gibi kokan çadırda kalacağımı düşünürsek, hiç alınmadım. | Open Subtitles | نظرا للحقيقة انكم ستذهبون كلكم لتلك الحفلة الليلة وانا سأبقى في هذه الخيمة برائحتها مثل زبد الثور الفاسد |
Ağzında köpük mü gördün, Fare Adam? | Open Subtitles | هل رأيته يصدر زبد من فمه ياأيها الرجل الفأر؟ |
Saf tereyağında gerçek altın. | Open Subtitles | ذهب حقيقي في زبد نقي. |