| Örümceklere yerleştirdiğim insan DNA'sı bana aitti, | Open Subtitles | هو أنَّ الحمض النووي الذي زرعته في العناكب يعود لي |
| Ama baban oraya gittiğinde daha önceden yerleştirdiğim gizli telefonu bulacak. | Open Subtitles | ولكن حالما يصل هناك، تورده مكالمه مجهوله في الهاتف الذي زرعته تحت المقعد |
| yerleştirdiğim sinir bozucu dürtüyü silmeden önce öldüremezsin en azından. | Open Subtitles | ليس حتى أن أزيل ذلك الأمر المزعج الذي زرعته |
| Benim bulmam için yerleştirdiğin baltayı bulan bendim. | Open Subtitles | إننى من وجدت الفأس ، تماماً حيث زرعته لى لأجده |
| Hırsızlara yerleştirdiğin vericiden gelen sinyalleri izledik. | Open Subtitles | لقد تتبعنا جهاز التعقب الذي زرعته في اللصوص في المزاد. |
| Ayrıca boynuma yerleştirdiğim takip cihazı da var GPS yer bulucu. | Open Subtitles | ولدي جهاز التعقب الذي زرعته بعنقي، لتحديد المواقع، أنا... |
| Carrion'ın içine yerleştirdiğim güvenlik mekanizmasının bütün Girişim üyelerine ele vermesi beklediğimden uzun sürdü. | Open Subtitles | لقد استغرق الأمر وقتًا أكثر من المتوقع حتى يكشف البرنامج الذي زرعته في (كاريون) عن البيانات الخاصة بـ"المبادرة" وتبرئة ساحتي |
| Şarkını tercüme ettik. yerleştirdiğin bütün mayınları bulduk. | Open Subtitles | لقد ترجمنا أغنيّتكَ، واستخرجنا كلّ لغمٍ زرعته. |
| Ya da senin yerleştirdiğin yerde bulurlar. | Open Subtitles | او ربما سيجدون المكان الذي زرعته به |