"سأحضر لكِ" - Translation from Arabic to Turkish

• getireyim
• - Sana
• getiririm
• getireceğim
• vereceğim

Haydi, tadı oldukça kötüdür. Sana içecek bir şey getireyim.
هيا، لا بد أن مذاق فمك سئ سأحضر لكِ صودا

Sana içecek bir şeyler getireyim. Hemen dönerim.
سأحضر لكِ شيئاً لتشربينه و سأعود في الحال

- Sana biraz demir takviyesi yazıyorum.
سأحضر لكِ بعض مُكمّلات الحديد. شكراً لكِ!

Burada işimiz biter bitmez size şu figürleri getiririm.
سأحضر لكِ هذه الأرقام بمجرد أن ننتهي هنا

Kahve getireceğim ondan sonra uyanabilirsin.
سأضعك على إحدى كراسى حمام السباحة سأحضر لكِ بعض القهوة

Sana 10 bini vereceğim ve seni bir daha asla görmek istemiyorum.
سأحضر لكِ هذه الـ10,000 وثم لا أريد رؤيتكِ مجدداً

Evet, internette bir kaç otel buldum. Beklede çıktısını getireyim.
نعم، وجدت بعض الفنادق على الانترنت سأحضر لكِ الأوراق

Size bir sandalye getireyim.
عليكِ أن تحافظي على طاقتك سأحضر لكِ كرسياً

Parafinler tek başına seni öldürürdü. Sana başka bir tane getireyim.
البرافينات وحدها قد تقتلكِ سأحضر لكِ واحدة أخرى

Size biraz su ve mendil getireyim.
- فعلاً - سأحضر لكِ بعض المياه و المناديل

Şimdi otur ben de sana içecek bir şey getireyim.
الان اجلسي و سأحضر لكِ شيئا لتشربيه

Sana biraz su getireyim, sen de bu arada biraz göz at.
سأحضر لكِ المزيد من الماء -و أمنحكِ ثانية للنظر إلى الإعلان

- Sana içki alayım. - Cosmopolitan. Teşekkürler.
سأحضر لكِ شرابآ - رائع, شكرآ -

- Sana başka bir içki daha getireyim.
سأحضر لكِ مشروباً أخر ، أجل - (شكراً لك يا (ويلنجتون -

- Sana buz getireyim. - Hayır.
سأحضر لكِ بعض الثلج لا

Yemeğimizi bitirince sana yiyecek getiririm.
سأحضر لكِ بعضّا من الطعام لاحقًا بعد الانتهاء من طعام العشاء

Kimlik dökümanlarını öğleden sonra sana getiririm.
سأحضر لكِ وثائق الهويّات بعد ظهر هذا اليوم

Yarın sana 100 dolar ve jöleli kek getiririm. Anlaştık mı?
سأحضر لكِ غداً 100 دولار وقالب من الجيلي، اتفقنا؟

Sana biraz kahve getireceğim. Ama seni uyarmak zorundayım,... bu tesiste sadece kafeinsiz kahve bulunur, tamam mı?
سأحضر لكِ بعض القهوة , لكن عليّ تحذيركِ فهذه المنشأة لا تقدّم سوى القهوة الخالية من الكافيين , مفهوم ؟

FBI arabalarıyla ilgili bilgiyi sana getireceğim ama araçlarını çok güvenlikli yerlerde tutarlar.
سأحضر لكِ تلك المعلومات عن سيارات مكتب التحقيقات لكنهم يُبقون سياراتهم تحت حراسة مشددة

Sakın kımıldama. Yiyecek bir şeyler getireceğim, tamam mı?
اقعد هناك، اجلس هناك، لا تفعلي شيء سأحضر لكِ بعض الطعام حسناً؟

Pekâlâ. Sana bir telefon numarası vereceğim.
سأحضر لكِ رقم هاتف من يستطيع مساعدتك