"سألتهم" - Translation from Arabic to Turkish

• sordum
• yiyeceğim
• sordun
• sorduğumda
• soruyorum
• dedim

Tam bu şekilde değilse de onlara bunu sordum aslında.
في الواقع، كان هذا ما سألتهم عنه غير أنه كان بطريقةٍ أخرى.

Onlara sordum: Eğer ailen bir elma ağacı olsa nasıl görünürdü?
سألتهم: كيف كانت ستبدو عائلتك لو كانت شجرة تفاح؟

Onlara ne olduğunu sordum.
سألتهم مالمتاعب التي كانت واخبروني انها قول الطبول

Bugünü atlatınca yiyeceğim o amına koyduğumun cadısını.
وعندما ننجوا من هذا اليوم سألتهم تلك الساحرة اللعينة

Onlara rahatsız olup olmadıklarını sordun mu? Genç olduğum zamanların üstünden birkaç yüzyıl geçmiş olabilir ama o zamanlar bile çıkıp ayrılmalar olurdu.
هل سألتهم لو سيكونوا غير مرتاحين ؟

Hem sorduğumda o ismi hiç duymadıklarını söylediler.
وأيضاً عندما سألتهم قالوا بانهم لم يسمعوا عنها

Patlayıcıları sordum ama cevaplamayı reddediyorlar.
لقد سألتهم عن المتفجرات ولكنهم يرفضون الاجابه

Sadece Hunt'ın Beyaz Saray'daki görevini sordum.
لقد سألتهم ببساطة ماذا كانت واجبات هنت في البيت الأبيض

Ona bu giysiler işe yarıyor mu diye sordum. Bana, seni tahrik edecek bir şey dedi.
سألتهم اذا كانت هذه الواقيات تعمل اي شيء يمكنه حمايتك

Ben, Ben. Bu sabah onlara arkadaşlarımla beraber yiyip yiyemeyeceğimi sordum.
بن ,بن لقد سألتهم هذا الصباح اذا كنت استطيع تناول الغذاء مع الاصدقاء

Onlara, şempanze gibi akıllı bir hayvanın neden alt seviyesindeki canlılardan faydalanmadığını sordum.
سألتهم: لماذا هذا الحيوان المتطور مثل الشمبانزي لا يستخدم المخلوقات السفلية?

Üstelik, Dün kafama takılmıştı ve sana sordum birşey geldi mi diye.
في الحقيقة، كُنت هنا أمس و سألتهم هل حصلوا على أي شيء، أتتذكر؟

Çok garip. Onlara ilk broşu sordum ama dediler ki...
أتعلمين ، حدث أمر غريب ، سألتهم عنالدبّوسالأول..

Hani başta nereye gideceğimizden emin değildik ya o zaman onlar çok havalı diye nereye gideceklerini sordum.
حسناً, بما أننا لم نكن متأكدين بشأن أفضل مكان للذهاب, و كانت هي و صاحبتها موفقين بذلك, فقد سألتهم أين سيذهبون,

Yanına gittim ve ne kadar istediğini sordum.
وقدت سألتهم كم تريدون ثمنها؟ فقالوا 22 الف دولار

Hepsi de Amerika'daydı. Bir kaç soru sordum,
كل من في الولايات المتحدة سألتهم عن الأمر

Sizi de cehenneme yanımda götüreceğim. Ruhlarınızı yiyeceğim.
سأسحبكم معى إلى الحجيم سألتهم أرواحكم

Hoş olmayan ve acı verici anılarının hepsini yiyeceğim.
سألتهم كل الذكريات السيئة والمؤلمة

Seni gördüğüme o kadar sevindim ki parmaklarını yiyeceğim.
أنا سعيدة جداً برؤيتكِ، سألتهم إصبعكِ.

- Onlara sordun mu ?
إذا ، هل سألتهم ؟

Onlara Derek ve Christina'nın ne yöne gittiklerini sordun mu?
هل سألتهم في أي إتجاه (ديريك) و (كريستينا ) ذهبوا ؟

Evet, büyüyünce kim editör olmak istiyor diye sorduğumda Emmy "Dansçı, maymun, Çinli olmak istiyorum"
لقد علمت انني سوف اتعرض للمشاكل عندما سألتهم عن من يريد ان يصبح محرراً عندما يكبر

İşlerini soruyorum, ama adamların bir şey bildiği yok.
سألتهم عن العمل إنهم لا يعرفون أي شيء

Araba, ormanlık bir arazide durduğunda "Ne yapıyorsunuz?" dedim.
عندما توقفوا عند الغابة سألتهم ما الذي يريدون فعله قالوا :