Dün sormuştun buraya gelme sebebimi, neyi özlediğimi. | Open Subtitles | لقد سألتِني بالأمس عن سبب شوقي للعودة إلى هنا |
Teknede hiç o kadar korktum mu diye sormuştun ya? Korktum. | Open Subtitles | حين سألتِني على متن قاربي إن كنتُ قد خفتُ هكذا قبلًا، نعم |
Hatırlıyor musun uzun zaman önce... istediğim şeyler için... neler yapabileceğimi sormuştun? | Open Subtitles | أتتذكّرين قبل وقتٍ طويل عندما سألتِني عمّا أنا مستعدٌّ لفعله لأنال مرادي؟ ماذا فعلت؟ |
Bunu sorduğun zaman öpüşmeyi kastetmiyordun ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | حينما سألتِني ذلك، لم تكوني تسألين عن قُبلةٍ، وإنّك لتعلمين ذلك. |
Buna rağmen sen benimle kutlamak istedin eğer sen hamile olsaydın seninle kalır mıydım diye sordun ve nasıl kaçacağımızı ve evleneceğimizi tasvir ettin. | Open Subtitles | مع ذلك، أردتِ الاحتفال سألتِني إن كنتُ سأساندكِ لو كنتِ حبلى وبعدها تصوّرتِ أن نهرب سويّاً ونتزوّج |
- Bana sorarsan, hemen Chris'e yağcılık etmeye başlamalıyız. | Open Subtitles | إذا سألتِني, علينا أن نتملّق كريس في الحال ماذا؟ |
Ve bunu en son sorduğunda aynen böyle cevaplamıştım. | Open Subtitles | ولقد أخبرتكِ ذلك في آخر مرة سألتِني فيها |
Bana öteki taraf hakkında yapabileceğin bir şey var mı diye sormuştun. | Open Subtitles | سألتِني ما إن كان هناك شيء يمكنك فعل بخصوص الجانب الآخر. |
tüm insanlar nerede sormuştun ve ben teorize | Open Subtitles | سألتِني عن مكان البشر وكانت نظريتي لكِ |
Elizabeth Jarvis'in evinde neye baktığımı sormuştun ya? | Open Subtitles | ما هذا؟ أتذكرين منزل (إليزابيث جافيس) حين سألتِني عمّا أبحث؟ |
Blake'e neden kızgın olmadığımı sormuştun. | Open Subtitles | سألتِني لمَ لم أغضب منه |
Ona niye kızmadığımı sormuştun. | Open Subtitles | سألتِني لمَ لم أغضب منه |
Bana rüyamda ne gördüğümü sormuştun. | Open Subtitles | سألتِني بماذا أحلم. |
Bana en sevdiğim kitabı sormuştun. - Evet. | Open Subtitles | سألتِني ما كتابي المفضّل |
Bunu sorduğun zaman öpüşmeyi kastetmiyordun ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | حينما سألتِني ذلك، لم تكوني تسألين عن قُبلةٍ، وإنّك لتعلمين ذلك. |
Bunu sorduğun zaman öpüşmeyi kastetmiyordun ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | حينما سألتِني ذلك، لم تكوني تسألين عن قُبلةٍ، وإنّك لتعلمين ذلك. |
Şu daha önce sorduğun sorular vardı ya hani şu cevaplamadıklarım. | Open Subtitles | بشأن الأسئلة التي سألتِني إيّاها قبل قليل... تلكِ الأسئلة التي لم أُجب عليها. |
Bu sabah ofisimde dünyamızı kurtarmak için oğlumu nasıl feda edebildiğimi sordun? | Open Subtitles | -حقاً؟ هذا الصباح في مكتبي، سألتِني كيف يمكنني أن أكون على إستعداد لترك ابني يموت لمعالجة عالمنا |
Üzgünüm ama sen sordun. | Open Subtitles | آسف, و لكنكِ أنتِ سألتِني. |
- O kızla ne yapacağımı bilmiyorum fikrimi sorarsan çoğu kez gerçekten benim kızım mı diye düşünüyorum | Open Subtitles | - لا أعلم مالذي خلق تلك الفتاة شيئاً بالتنقيط إذا سألتِني إنني أتساءل أحياناً ما إذا كانت ابنتي فعلاً |
Bana sorarsan, bir avuç zengin bürokrat. | Open Subtitles | إنّهم حفنة من البيروقراطيين لو سألتِني. |
Ama sen sorduğunda, seninle konuştum. Hatırladın mı? | Open Subtitles | لكن عندما سألتِني أنتِ، أردتكِ أن تدخلي فعلاً. |
Ancak bana adayı sorduğunda bu bana hayatta kalmak için etkisinden hala kurtulamadığım zor şeyleri ve seçimleri hatırlattı. | Open Subtitles | لكن حين سألتِني عن الجزيرة فذكّرتنيبكلّالعُسرات... والقرارات الصعبة التي اُضطررت لاتّخاذها وما زال تأثيرها لا يبارحني |