"سألنى" - Translation from Arabic to Turkish

    • sordu
        
    • sorduğunda
        
    • sormuştu
        
    • sorarsa
        
    - Bana sorular sordu. Cevap vermedim. Müşterilerimin taktığı mücevherleri sordu. Open Subtitles ولكنى رفضت الاجابه ثم سألنى عن المجوهرات الذى يرتديها زبائن المطعم
    Hepsi sordu, tek tek sordular bana inanmıyormuş gibi bir halleri vardı. Open Subtitles لقد سألنى كل فرد منهم, وكانوا ينظرون الىّ كما لو لم يصدقوننى
    Buradaki aptal görevli, bay Graham'le mi yoksa bayan Graham'le mi görüşeceksiniz diye sordu. Open Subtitles الموظف الغبى هنا سألنى ان كنت اريد التحدث الى السيد او السيدة جراهام
    Çift kişiliklilikle ilgili bir vakayla karşılaşıp karşılaşmadığımı sordu. Open Subtitles نعم, سألنى ان كنت صادفت فى عملى حالات من انفصام الشخصية
    Örneğin psikiyatrist, bana Raymond Shaw hakkında ne düşündüğümü sorduğunda. Open Subtitles عندما سألنى الطبيب النفسى عن ريموند شو ..
    Daha bu sabah sormuştu. Henüz kimseye söylememiştik- nasıl- nasıl öğrendiniz? Open Subtitles لقد سألنى فقط عن هذا فى الصباح ونحن لم نخبر أى شخص بهذا بعد
    Ardından da bu durumun tehlikeli olup olmadığını sordu. Open Subtitles ثم سألنى, ان كان هناك خطر فى مثل هذه الحالات
    Dün bizim koğuşa gelip neden parmağını ısırdığımı sordu. Open Subtitles لقد جاء أمس إلى عنبرنا و سألنى لماذا قمت بعض إصبعه
    Babam bana sevgi eksikliği duyup duymadığımı sordu. Open Subtitles سيد نورثبروك والدى سألنى ما إن كنت أشعر بعدم وجود الحب فى حياتى؟
    Evet dedim, akrabalarımı ziyaret ettim dedim sonra bana Gromek'i gördün mü diye sordu. Open Subtitles فأجبته, نعم, واننى ذهبت لرؤية بعض الأقارب ثم سألنى, ان كنت قد رأيت جروميك هناك
    "21 olmak nasıl bir şey?" diye sordu. Ben de "Bilmiyorum, daha 20'yim" dedim. Open Subtitles سألنى ماذا يبدوا سن 21 قلت له لا اعلم ، لاننى ابلغ 20 فقط
    Evli olup olmadığımı sordu. Open Subtitles لقد سألنى إن كنت متزوج لقد رأيت مسدسا فى يده أين الفتاه ؟
    Los Angeles'te de pezevengin biri bana ingilizceyi nerede öğrendiğimi sordu. Open Subtitles كان هناك حقير فى لوس أنجيلوس سألنى ذات مرَّه أين تعلمت الإنجليزيه ؟
    Birkaç dakika önce oğlum bana bu seçimin benim için ne kadar önemli olduğunu sordu. Open Subtitles من دقائق معدودة مضت ، سألنى ابنى عن مدى أهمية هذه الإنتخابات بالنسبة لى
    " Düşük seviyeli parıltılar gördüm. [Teğmen Evangelista] bana, binanın ön yüzündeki parıltıları görüp görmediği mi sordu ve ben doğruladım sürekli parıltı vardı ve bu bana sanki bir bina yıkımı gibi geldi... Open Subtitles لقد رأيت ومضات خافتة، الملازم ايفانجلستا سألنى ان رأيت ومضات وأجبته بنعم، ومضة تلو اخرى ثم سقط المبنى
    Bir zamanlar küçük bir çocuk bana, kötü biri olup olmadığımı sordu. Open Subtitles ولد صغير فى مرة سألنى لو كنت رجلاً سيئاً
    Kocam, yani eski kocam da gelmek istedi ve sakıncası olup olmadığını sordu. Open Subtitles وزوجى, اقصد زوجى السابق اراد ان يأتى ايضا, وقد سألنى ان لم أمانع فى ذلك.
    Bir avukata ihtiyacı olup olmadığını sordu. Ona nazikçe birkaç şey soracağımızı söyledim. Open Subtitles سألنى ان كان سيحتاج محاميه فأخبرته أنها أمور شكلية فحسب
    Hayır ama biraz önce çıkan yakışıklı da aynı şeyi sordu. Open Subtitles ولكن الشخص الذى كان هنا سألنى نفس السؤال
    James Lipton bana şu soruyu sorduğunda nasıl cevap vermeliyim: Open Subtitles ما الذي قلته لكم إذا سألنى جايمس ليبتون هذا السؤال :
    "Birisi bana, çok güçlü olduğumu, bunu nasıl yapabildiğimi sormuştu..." Open Subtitles سألنى شخص ما أنت قوية جداً ، كيف أصبحت قوية جدا؟
    Arayıp sorarsa ne diyeyim? Open Subtitles ماذا تريدنى ان اخبره اذا اتصل بي و سألنى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more