"سائل" - Translation from Arabic to Turkish

    • sıvısı
        
    • sıvı
        
    • sıvıyı
        
    • Akışkan
        
    • sıvıya
        
    • suyu
        
    • sıvısını
        
    • Likit
        
    • sıvıyla
        
    • madde
        
    • sulu
        
    • gazı
        
    • şişe
        
    • sıvıdan
        
    • sıvısından
        
    Merkezde sıvısı, ve onu çevreleyen duvarı vardı, ve destekleyici lifler iskeletin boyuna olan eksen üzerinde çaprazlanmış helezonlar şeklinde düzenlenmişti. TED له سائل مركزي وحوله جدار محيط, والالياف المعززة في الجدار منتظمة في شكل لولبي متقاطع حول المحور الطولي للهيكل.
    Beynin içerisinde beyin omurilik sıvısı diye bilinen temiz, berrak bir sıvıdan oluşan geniş bir havuz var. TED يمتلك المخ هذا الحوض الكبير من سائل نظيف نقي يسمى السائل النخاعي الشوكي.
    Son şovumuzda, pantalonumun içine sıvı nitrojen döktün ve kıçıma çekiçle vurdun. Open Subtitles في آخر الحلقات ، وضعت سائل نتروجين في بنطالي وكسرت حوضي بمطرقة
    Yani bu sıvıyı manyetik bir alana koyarsam, görüntüsü değişir. TED و الان اذا وضعت سائل في مجال مغناطيسي, قد تغير من مظهره.
    Bu basit bir Akışkan ve bu, zamanla karmaşık bir yapıya doğru gelişiyor. TED وهو مجرد سائل بسيط ومع مرور الزمن تطور الى بنية معقدة التركيب.
    Buradaki yoğun basınç, hidrojen gazını çalkantılı metalik bir sıvıya dönüştürüyor. Open Subtitles الضغوط الهائلة هنا تحوّل غاز الهيدروجين إلى سائل فلزّيّ عنيف الحركة
    Cenin sıvısı temel biyojenik maddedir. Open Subtitles سائل أمنيوتيك العنصر البيولوجي الرئيسي إن الموضوع مرتبط بهذا
    Bronş tüplerinde genişleme var. Ödem sıvısı salınmış. Open Subtitles إنتفاخ في الشعب الهوائية الرئيسية مما يطلب سائل الوذمة
    İçtiğin fotokopi toner sıvısı yüzde 90 oranında oldukça zehirli metil alkol içeriyor ve kendini öldürmeye yetecek miktardan çok daha fazlasını içtin. Open Subtitles سائل آلة التصوير الذي شربت يحتوي حوالي 90 بالمئة ميثانول و هو سام جداً و شربت أكثر مما يكفي لقتلك
    Sizin medeni boklarınızdan değil, sarı ve sıvı olanından, şu öldüren cinsten. Open Subtitles ولا أعني القذارة المتمدنة أيضاً لقد كانت المادة الصفراء سائل الشرّ اللعين
    Su, sıvı hâlde kalabilmek için hem sıcaklığa hem de basınca ihtiyaç duyduğu için Mars yüzeyindeki su, istikrarını yitirdi. Open Subtitles وبما أن الماء يحتاج لكل من الضغط والدفء ليبقى على شكل سائل فإن المياه لم تعد مستقرة على سطح المريخ
    Bulabileceğimiz tüm izler sıvı bir temizlik maddesiyle oldukça iyi bir şekilde temizlenmiş. Open Subtitles مع ذلك فكل ما وجدناه هنا هو آثار تنظيف سائل .. الكثير منها
    Yani sana özellikle hiçbir şeye dokunmamanı söylememe rağmen garip mavi bir sıvıyı mı içtin? Open Subtitles إذن، بعد أن سألتك خصيصاً عدم لمس أي شيء، شربتَ قنينة بها سائل أزرق غريب؟
    Mumyalamadaki Akışkan toksinlerin sonucu olumsuz. Open Subtitles حسناً, الفحوصات الأولية أثبتت عدم وجود سائل التحنيط
    Kısmen sıvıya batmış bir nesneye kaldırma kuvveti etki eder. Bu kuvvet batan nesnenin taşırdığı sıvının ağırlığına eşit. TED يطفو الجسم المغمور جزئياً في سائل ما بواسطة قوةٍ مساويةٍ لوزن السائل الذي أزاحه هذا الجسم.
    Sadece bir gezegenin yüzeyindeki sıvı suyu düşünelim. TED دعونا فقط نفكر في ماء سائل على سطح كوكب.
    Anatomi dersinde, kadavrayı keserken, laboratuvar arkadaşım, mide sıvısını yüzüme fışkırttı. Open Subtitles أثناء التشريح، شريكي في المعمل سكب سائل معدة في عيني
    Kaskta Likit sıvı var. Calvin soğutucu aygıtımı kırdı galiba. Open Subtitles ‫يوجد سائل في خوذتي، ‫لا بد أنه حطم شبكة التبريد
    pek çok kişiden gelmiş gibi görünüyor, ve tamamen bir sıvıyla bozulmuş Open Subtitles كما قال الرجل يبدو أنها دماء عدة أشخاص تحللت كلياً بواسطة سائل
    Gerçekten cenaze evinde nöbet geçirmiş bir hastayı acil servis toksik madde seçeneğini dışlamadan alacağımı mı düşünüyorsun? Open Subtitles أتعتقد حقاً أنني سأستلم مريضة عانت من نوبة في دار للجنازات إن لم تكن غرفة الطوارئ قد استبعدت سائل التحنيط؟
    - Rica ederim. Biçtiğin sulu çimleri içmek gibi. Open Subtitles كأنك تشرب نباتات على هيئة مشروب سائل
    - Omurilik sıvısı kusursuz, arteriyel kan gazı da normal, ultrason temiz. Open Subtitles , سائل الشوكي لديه ممتاز و أعصابه ممتازة الموجات الفوق الصوتية نظيفة، ما الذي فاتني؟
    Bir şişe drenaj kanalı kök kontrolcüsüne ihtiyacım var, er ya da geç. Open Subtitles أريد سائل تحكم في نمو الجذور في أقرب وقت
    Kardeşinin omurilik sıvısından örnek alacağım. Open Subtitles سأحصل على عينة من سائل أخيكِ الشوكي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more