| En azından küçük Postacı ve erik kurusu gibi kokan adamla tanışmamızı sağladın. | Open Subtitles | أقله أنك قدتنا إلى ساعي البريد الصغير، والرجل الذي يفوح برائحة الخوخ الجاف |
| Postacı antreman ile ilgili postamı vermedi hiçbir şey yapmadım. | Open Subtitles | حينما يبقي ساعي البريد عضلاتي و نحوفتي لم أفعل شيء |
| - Artık sen de mi kola içiyorsun? Ama yine de seni, Amerika'da Postacı yapmazlar. | Open Subtitles | قمت بشرب الكوكا كولا ولكن ذلك لن يجعلك مثل ساعي البريد الأميريكي. |
| Bu sabah postacının da tez elden hatırlattığı gibi, sen evleniyorsun. | Open Subtitles | ستتزوج .. كما ذكّرنا ساعي البريد من غير إبطاء هذا الصباح |
| Seçmeler bittiğinde eve döndüm ve iki hafta boyunca pencereden dışarı bakıp postacıyı, beni durgun köyümden çıkarıp dansa eşlik eden ellerin ve yatakhanelerin dünyasına götürecek bileti bekledim. | TED | وبعد أن أديت تجربة الأداء، عدت للبيت ورحت أحدق خارج النافذة لأسبوعين. أنتظر ساعي البريد. أنتظر تذكرة رحلتي خارج قريتي النائمة وإلى عالم فيه غرف السكن وأيدي عازفي الجاز. |
| Postacıya kendi cebimden üç kuruş verdim. Bunu ödersin artık? | Open Subtitles | لقد أعطيت ساعي البريد ثلاثة كوبكات فهل ستعيدها إلي؟ |
| postacıyla kaçmasın diye kocalık görevimi yerine getirmeliyim. | Open Subtitles | أواكب واجباتي الزوجية و إلا ستخونني مع ساعي البريد |
| - Evet, ve Postacı bana kardeşin Hodel'e mektup olduğunu söyledi. | Open Subtitles | نعم، وأخبرني ساعي البريد أن هناك رسالة لأختك هودل |
| Postacı Otto geldi. Bir şey getirmiş. | Open Subtitles | إنّه أوتو ,ساعي البريد و هو يحمل شيئا ما |
| Siz de bize şaka yapmak istediniz, ha Bay Postacı? | Open Subtitles | و أنت ترى أنّ من المناسب أن تلقي علينا النكات؟ يا سيّدي ساعي البريد |
| Postacı mektuplarından birini posta kutuma atmış. | Open Subtitles | ساعي البريد وضع واحدة من رسائلك فيصندوقى. |
| Belki de Postacı kurabiyeleri sevmiştir. Sadece ona az gelmiş olabilir. | Open Subtitles | ممكن أن ساعي البريد أحب الكعك و لكن هذا لم يكن كفاية |
| Hey Postacı! Sanki benim duygularım yokmuş gibi! | Open Subtitles | مرحباً يا ساعي البريد و كأن ليس لدي مشاعر |
| Lucky'yi bodruma kilitleyin, kocanızı mutfaktaki en sağlam masaya götürün Bırakın Postacı kapıyı iki kere çalsın | Open Subtitles | وتقفلي على الكلب في القبو وتأخذي زوجك إلى أكثر مائدة مطبخ ثابتة لديك ودعي ساعي البريد يقرع الجرس مرتين |
| ...Postacı postadan önemlidir. | Open Subtitles | . . ساعي البريد أكثر أهميَّةً مِنْ البريدِ. |
| Postacı da derhal başkente dönsün. | Open Subtitles | . . و على ساعي البريد أَنْ يَعُودَ إلى ميننيبوليس حالاً. |
| Biliyor musun bu postacının cidden tahtası eksik. | Open Subtitles | أتعرف، أن ساعي البريد ذاك لديه فشل طليق. |
| Bu arada Mon, postacının senin kurabiyelerini beğendiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن ساعي البريد احب الكعك الذي صنعتيه له |
| postacıyı kaçırdım... ve ona Şamdan Dergisi yedirtmiştim. | Open Subtitles | خطفت ساعي البريد وأرغمته على أكل صحيفة الـ بينيساسفر |
| Noel'de Postacıya bahşiş vermedin mi başına bunlar gelir. | Open Subtitles | هذا مايحدث لك عندما لاتعطي ساعي البريد بقشيشاً |
| postacıyla aramızdaki bir espri. | Open Subtitles | أجل، إنها طرفة نلعبها مع ساعي البريد. قصة طويلة. |
| Babam öldüğü gün Postacıdan bir mektup aldım. | Open Subtitles | في يوم وفاة والدي، تلقيتُ رسالةً من ساعي البريد |
| Ve biri posta kutunuzu açtığında size haber gelir, iPhone'unuza bir uyarı mesajı düşer. | TED | وما ان يقوم ساعي البريد بفتحه حتى يتم اشعار صاحبه بذلك عن طريق رسالة تنبيه ترسل الى الآي فون خاصته |
| Geçen kafta bir başka canı sıkkın postacımız vardı. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي كان عندنا آخرون ساعي البريد الساخط. |
| ve sonunda, Mailer ile tanış. | Open Subtitles | واخيراً .. تقابل ساعي البريد |
| Büroya dönemem. Herkes okumuş. Postayı dağıtan çocuk bile pis pis sırıtıyurdu. | Open Subtitles | لا يمكنني دخول المكتب، قرأه الجميع حتى ساعي البريد يتكلّف الابتسامة |
| Şehirde postacılık yapıyorum. | Open Subtitles | أنا ساعي البريد في المدينة |
| Aç. Postacıyım ben, lanet olası. | Open Subtitles | افتح الباب إنه ساعي البريد اللعين! |