benden önce gelmiş olan güzelliğin hayallerin ve gücün vücut bulmuş hâliyim. | TED | انا تجسيد للجمال و الاحلام و القوة لمن سبقني |
benden önce gelmiştir sandım. | Open Subtitles | هذا المراسل بدأ بالفعل إعتقد أنّه فقط سبقني إلى مكان الحادث، |
Haksız çıktığın için üzgünüm. Biri benden önce davrandı. | Open Subtitles | أكره أنْ أخيّب آمالك لكنّ أحدهم سبقني لذلك |
Ama şanslı bir piç benden önce davrandı. | Open Subtitles | و لكن هنالك وغد محظوظ سبقني إليه |
Yapardım ama birisi benden önce davranmış. | Open Subtitles | كنت سأفعل ، لكن شخص سبقني بفعلها |
benden önce 211 nolu hücrede kalan adamın nasıl öldüğünü biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف كيف مات من سبقني في الزنزانة 211؟ |
Gilbert Radburn benden önce kaptı, o da aynı şekilde mağarayı arıyor. | Open Subtitles | إن (جيلبرت رادبيرن) سبقني إليه,بنفس الطريقه التي يحاول فيها البحث عن الكهف |
Geceleri salonlarda dolaşır benden önce gelenlerin yüzlerine bakar ve her birinin benden daha iyi birer erkek olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | وقد اعتدت التجول في القاعات في الليل لأحدق في وجوه من سبقني وأفكر في نفسي أن, "كل واحد منهم |
benden önce sahneye çıkan çocuklar seyirciler arasında bir yapımcı olduğunu söylediler ve onunla Wally's de buluşacaklarmış ben de onların yanına gideyim. | Open Subtitles | الرّجل الذي سبقني للمسرح قال أن بين المتفرجين منتج وأنهم سيقابلونه في "والي"، |
Tek sıkıntı bunu benden önce yazan olmuş. | Open Subtitles | أهنالك أحد سبقني إلى كتابة ذلك |
Sana vuracaktım ama görünen o ki birileri benden önce davranmış. | Open Subtitles | كنت سوف أضربك لكن يبدو أن أحدا سبقني |
Sanırım biri, benden önce davrandı. | Open Subtitles | أعتقد أن أحدٌ ما سبقني |
Ama şanslı adamın teki onu benden önce öldürdü. | Open Subtitles | و لكن شخص محظوظ سبقني |
benden önce gitmiş. | Open Subtitles | لقد سبقني إلى ذلك. |
benden önce gelmiş. | Open Subtitles | لقد سبقني إلى هنا. |
Sizi ekibe katmak istiyordum fakat Coulson benden önce davrandı. | Open Subtitles | أردتُ أن أجندكما ولكن (كولسون) سبقني في ذلك |
Sloan'a sevgililer günü hediyesi vermek istedim ama Jason benden önce davrandı. | Open Subtitles | أردتُ إعطاء (سلون) رسالة حب، لكن (جايسون) سبقني إلى ذلك. |
Bunda da önce davrandı hergele. | Open Subtitles | سبقني في ذلك أيضاً، ذلك الوغد. |