"ستأخذني" - Translation from Arabic to Turkish

    • götürecek
        
    • götüreceksin
        
    • götüreceğini
        
    • götürüyorsun
        
    • götürürsün
        
    • götürüyor
        
    • alacak
        
    • götür
        
    • götürür
        
    • götürecektin
        
    • götürürsen
        
    • beni almaya
        
    • götüreceksiniz
        
    • götürecekmişsin
        
    Söylesene, evlendikten sonra, beni haftada iki kez alışverişe götürecek misin? Open Subtitles قل لي, هل ستأخذني للتسوق مرتين في الآسبوع بعد أن نتزوج؟
    Beni bu adadan götürecek olan denizaltıyı yokettikten sonra. Open Subtitles بعد تدميره للغواصة التي كانت ستأخذني من هذه الجزيرة
    Ve beni nasıl götüreceksin? Sen beni vurduracaksın! Seninle tanıştığımdan beri, insanlar beni vurmaya çalışıyorlar. Open Subtitles و إلى أين ستأخذني أنت خطر علي منذ أن أتيت معي و الناس يحاولون قتلي
    Beni götüreceğini sandığım yer burası değildi. Open Subtitles لم أكن أعتقد أنك ستأخذني إلى مكان مماثل مطلقا
    Jerry, beni İtalya'ya romantik bir geziye götürüyorsun, seni seviyorum. Open Subtitles جيري , انت ستأخذني في رحلة رومنسية الى ايطاليا , انا احبك
    Atlarsan, beni de götürürsün ve katil olursun. Open Subtitles ممكن ان تقفز ولكنك ستأخذني معك مما يجعلك قاتلاً
    Tony beni Sardi'ye götürüyor. Open Subtitles بل الجائزة هي التي ستأخذني إلى ساردي.
    Büyük bir yıldız olunca ben de onun yanına gideceğim. Beni turlara falan götürecek. Open Subtitles سوف أنتقل لهناك حين تصبح نجمة كبيرة و ستأخذني في جولة غنائية
    Beni başkentten çok uzağa götürecek bir görevle ilgili karar çıkmasını bekliyorum. Open Subtitles أنا في إنتظار أمرٍ بمهمة ستأخذني بعيداً عن العاصمة
    Takma kafana. Reuben'ın ailesi beni öğle yemeğine götürecek. Open Subtitles لا تقلق,عائلة روبن ستأخذني الى حفل غداء لعيد ميلادي
    Beni şık bir restorana götüreceksin ve sonra numaradan beni terk edeceksin ki bedava yemek versinler. Open Subtitles ستأخذني إلى مطعمٍ فاخرٍ ثمّ تتظاهر بهجري لأحظى بوجبةٍ مجّانيّة.
    Böyle mi oynamak istiyorsun beni gitmem gereken yere götüreceksin. Open Subtitles إليكَ ما سيحدث... ستأخذني إلى ما عليّ أن أكون متواجدًا.
    Ama annemle beni kutlamaya götüreceksin. Open Subtitles و لكنك ستأخذني أنا و ماما لنحتفل بحصولك على عمل
    Sadece... Sadece beni eve götüreceğini söyle. Sadece kocamla konuş. Open Subtitles أخبرها أنك ستأخذني إلى المنزل تحدثي إلى زوجي فحسب
    Gitmem gereken yere götüreceğini biliyordum, bu yüzden Buharlaştım. Open Subtitles عرفتُ أنها ستأخذني إلى حيث ما اريد، ثمّ اختفيت
    Eğer 19 kazanırsa, bu gece beni dansa götürüyorsun. Open Subtitles إذا فاز الرقم 19 ستأخذني للرقص الليلة.
    Burada şimdi beni götürüyorsun? Open Subtitles إذاً, إلى أين ستأخذني الاَن أيها البطل؟
    Beni akşam yemeğine davet ettiğinde beni bir restorana götürürsün veya tabak falan olur diye düşünmüştüm. Open Subtitles عندما دعوتني للعشاء ظننت ربما انك ستأخذني لمطعم او سيكون لدينا صحون
    - Peki beni nereye götürüyor olabilirsin? Open Subtitles إلى أين ستأخذني ؟
    Beni ve Hewitt'i alacak helikopteri durdurdun. Open Subtitles لقد أوقفت المروحية التي كانت ستأخذني أنا وهيويت
    Sen de beni kardeşimin yakalandığı yere götür. Open Subtitles وانت ستأخذني الي المكان الذي أسرت اختي به.
    Bildiklerimi anlatırsam beni ailemi görmeye götürür müsün? Open Subtitles أذا أخبرتك بالذي اعلمه ستأخذني لآرى والدي
    Bugün beni götürecektin madem niye Kudüste o kadar kızgındın? Open Subtitles إن كنت ستأخذني اليوم, لماذا كنت تنظر إليّ بغضب في القدس؟
    Beni Paris'e götürürsen, sorun olmaz. Open Subtitles إن كنتَ ستأخذني إلى "باريس" فلا مانع عندي
    Garson kız her an beni almaya gelebilir. Barı kapatmak için hazırlanıyordum! Open Subtitles هذه النادلة ستأخذني في ايّ لحظة لقد كنت جاهزاً لأغلاق الحانة
    Bana ateş edemeyeceğinizi bilirken beni herhangi bir yere nasıl götüreceksiniz? Open Subtitles كيف ستأخذني إلى أي مكان بينما أنا أعرف أنكَ لن تُطلق عليّ ؟
    Willa'nın dediğine göre beni sağlam bir tarotçuya götürecekmişsin. Open Subtitles ويلا/ تقول أنك ستأخذني/ إلى عبقري في قراءة أوراق اللعب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more