Sonra da söyleyemedim çünkü o zaman ilişkimizin gerçek olmadığını düşünürdün. | Open Subtitles | لم أستطع، لأنك كنتِ ستظنين بأن علاقتنا زائفه |
Ben hastane elbisesiyle senin aracını gaspedip devletin peşimde ve beni dövmeli versiyonum olduğuma inandırmaya çalışıyorlar gibi saçma bir komplodan bahsetseydim sen ne düşünürdün? | Open Subtitles | ماذا ستظنين أنت لو كنت من اختطف سيارتك وأنا في لباس المستشفى؟ مسلحاً وأهذي بمؤامرة من الحكومة التي تطاردني؟ وأنّ هناك من يحاول إقناعي أنّي نسخة أخرى من نفسي مع وشم؟ |
Ciddi, ciddi, ne düşünürdün? | Open Subtitles | إنني جاد، إنني جاد حقاً... ماذا ستظنين لحظتها؟ |
Göt herifin biri olduğumu düşüneceksin. Unutalım gitsin. | Open Subtitles | ستظنين أنني مغفل فقط دعينا ننسي هذا الشيء |
Evet, bovling gibi. Hayatımın bu olduğunu düşüneceksin. | Open Subtitles | وكما حدث مع لعب البولينغ، ستظنين أنّه مجرّد هراء، |
Eğer sana bunları anlatırsam benim bir çeşit canavar ya da şeytan olduğumu düşüneceksin. | Open Subtitles | إذاً أخبرتك بهذا,... ستظنين... أننى وحش من نوع ما |
Benim yerimde olsan ne düşünürdün? | Open Subtitles | ماذا كنتِ ستظنين إن كنتِ مكاني؟ |
Ama bu adamı görseydin tam bir mankafa olduğunu düşünürdün, değil mi? | Open Subtitles | ستظنين أنه تافه جدا، صحيح؟ |
Bunun, aptalca olduğunu düşüneceksin. | Open Subtitles | ستظنين أن أمر غبي. |
Aptalca olduğunu düşüneceksin. | Open Subtitles | ستظنين أنه سخيف |