"ستفقد" - Translation from Arabic to Turkish

• kaybedeceksin
• kaybedersin
• kaybedecek
• kaybeder
• kaybedeceğini
• kaybediyorsun
• kaybedersiniz
• kaybedebilirsin
• yitireceksin
• kaybetmiş
• kaybolur
• kaybedeceksiniz
• kaybedebilir
• kaybedecektin
• kaybedebilirsiniz

Her şeyini kaybedeceksin! Bitti! Kariyerine hoşça kal öpücüğü verebilirsin!
أنت ستفقد كل شيء ويمكن أن تقول لمهنتك مع السلامة

Geçidi tekrar açmazsan, sen de kaybedeceksin.
ستفقد المزيد من الرجال ما لم نجعل البوابة تعمل ثانيا

Ama doğada çeşitlilik varken sen bunu benimseyemiyorsan, kardeşim, o mücadeleyi kaybedersin.
ولكن إذا كانت الطبيعة تتنوع وأنت لا، ستفقد تلك المعركة يا صديقي.

Şimdi, 50 mil işareti civarında, 3 numaralı araba vitesini kaybedecek.
عند علامة الخمسين ميلا تقريبا ستفقد السيارة رقم 3 موصل حركتها

Kızımın mutluluktan parlayan gözleri, ışığını kaybeder miydi?
هل ستفقد عيون ابنتي المشرقة و السعيدة لمعانها ؟

Kıpkırmızıydı. Çok kötü görünüyordu. Herkes gözünü kaybedeceğini sandı.
أصبح منظرها مخيفًا و اعتقد الجميع بأنها ستفقد عينها

Evet. Kollamak isteyeceksin, ya da işini kaybedeceksin, genç adam.
إنتبه لنفسك في المستقبل، أو ستفقد وظيفتك يا ولدي

Eğer işe yararsa, gücünü kaybedeceksin, iyileşme yeteneğini de.
اذا مفعوله نجح ستفقد قوتك والقدرة علي الاحتمال

Sözlüğünü kaybetmiş. Başka bir şeyini de kaybedeceksin.
معجم المترادفات، ستفقد ما هو أكثر من ذلك

Bu adamı kaybedeceksin. Desteğe ihtiyacın var.
أنت ستفقد هذا الرجل تحتاج نوع من الإصلاح

- Bende bu şans varken onu kaybedersin... - Anlıyorum.
ــ من سوء حظي، ستفقد الرقم و ــ لقد فهمت

Büyük bir iş değil. En kötü ihtimal, bir parmağını kaybedersin.
إنها ليست قضية كبرى في أسوأ الأحوال، ستفقد إصبع من قدمك

Ama onu çıkardığında beynine giden kan akışını 5 saniyede kaybedersin.
ثم ستفقد كل الدم الذي يجري في دماغك، خلال 5 ثواني

Audrey'le bağlantılıysan o da parmağını kaybedecek böylece öğrenmiş olacağız, değil mi?
إذا كنت و أودرى متصلتين حينها, ستفقد واحداً لها وحينها سنعرف, صحيح؟

Bütün müşterilerini kaybedecek. Dediklerini boş ver.
إنها ستفقد كل زبائنها لا تستمع إلى كلمة مما تقول

Eğer ona yaklaşırsan, Prenses fidye değerinin yarısını kaybeder.
. الأميرة ستفقد نصف فديتها , ان ذهبت اليها

Bir noktadan sonra sabırsızlanacağını ya da cesaretini kaybedeceğini ya da gerçekten kötü bir gün geçireceğini de.
تبيّنت أنّك في مرحلة ما ستفقد صبرك أو تفقد أعصابك أو تمر بيوم وخيم.

- Onları kaybediyorsun! - Her şey yolunda mı, Bay Dickens?
هيا ستفقد أثرهم كل شئ على مايرام يا سيد ديكنز ؟

Ama 11'de, bir hümanist olmalısınız. Aksi takdirde yönünüzü kaybedersiniz.
ولكن عند الحادية عشرة صباحًا، يتوجبُ عليك أن تتبع مذهب الإنسانية، وإلّا ستفقد وجهتك.

Çocuklarınla şakalaşmazsan aklını kaybedebilirsin. Zamanı gelince anlarsın.
يجب أن تمزح مع أطفالك أو ستفقد عقلك سترى ذلك

Tatlım, plan başarısız olursa, işinden fazlasını yitireceksin. Tek başımıza başaramayız.
عزيزي، إن لم تنجح هذه الخطة ستفقد ما هو أعظم من وظيفتك.

Sen görevlerini yerine getirdiğin zaman, küçük de olsa kalan arzular da kaybolur.
مع مرور الوقت في التفاني للواجب، مهما تكن الرغبات الصغرى التي تترك ستفقد أيضا.

Evet, deneyebilirsiniz, ama sonunda, sadece kaybedeceksiniz,
نعم, يمكنك أن تحاول لكن في النهاية ستفقد وقت كبير

Eğer herkes aynı anda giriş yaparsa, ve sunucusuna kaçak zombi bilgisayarlar ile bağlanırsa şehir üzerindeki etkisini kaybedebilir.
واذا دخل كل اللاعبون في اللعبه في نفس الوقت! وتم ربط السيرفر بسيرفرات الزومبي المتوحشين ستفقد قبضتها على المدينه

Bu noktada, sen büyük haberini kaybedecektin.
وعند تلك النقطة، ستفقد خبرك الحصريّ الكبير.

Eğer ihmal ederseniz, baskı gözlerinize kayar ve gözlerinizi kaybedebilirsiniz.
ان أهملتها سيزداد الضغط على عينيك وساعتها ستفقد بصرك