Bulut yok, Rüzgar yok, hiçbir şey yok. Yani vazgeç seni "dırdırcı karı". | Open Subtitles | لا سحاب , لا رياح , لا شيء توقفي عن التذمر يا إمرأة |
Bugün, sol göğsümden gelen Bulut örtüsüyle birlikte kısmen güneşli olacak. | Open Subtitles | اليوم ستكون الشمس ساطعة جزئياً، مع سحاب يتحرك من صدري الأيسر |
Sonra da gökyüzünde hiç Bulut yokken sıcak, sarımsı bir yağmur yağmış. | Open Subtitles | تبعه مطر أصفر ساخن سقط من السماء بدون سحاب. |
Şişko kuzeninin elbisesinin fermuarını çekemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أغلاق سحاب ملابس ابنت عمك السمينة |
Kertenkele kabartması, iki yönlü fermuar ve göğüs cebi var. | Open Subtitles | مزخرفة بنقش عن سحلية سحاب بإتجاهين و جيب على الصّدر |
Soyumuzun üstüne çöken kara bulutlar, ...gömüldü okyanusun derinliklerine. | Open Subtitles | وكل ما جثم في بيتنا من سحاب ثوى في صدر المحيط العميق |
Birkaç gündür bir yağmur bir Bulut. | Open Subtitles | وكانت الأيام القليلة الماضية مجرد مطر و سحاب مطر و سحاب، |
Buharlar yükseklerde Bulut halinde yoğunlaşır. | Open Subtitles | يرتفع بخار الماء، حتى يصل لارتفاع، يبرد فيه، ويتكثف إلى سحاب |
Gökyüzünde Bulut yokken yağmuru hissedeceksin. Nefreti, eğlenceyi ve acıyı hissedeceksin. | Open Subtitles | مطر بينما لا يوجد سحاب بالسماء ستشعر بالغضب والسرور والألم |
Alizeler esiyordu, gökyüzünde tek bir Bulut bile yoktu. | Open Subtitles | وكانت الرياح التجارية مستقرة ولم يكن هناك سحاب في الافق |
Ama dolunay var ve gökyüzünde hiç Bulut yok. | Open Subtitles | لكن القمر مكتمل ولا يوجد سحاب بالسماء |
Yoğun Bulut kümesinde kaybolan uçaktan bir daha haber alınamadı. | Open Subtitles | للوقود خلال الجو في البحر المتوسط. بعد أن أعتبرت مفقودة خلال سحاب من الركام السميك، لم يتم سماع شيئاً من الطائرة بعدها" |
Dikkat dağıtmak için tavana Bulut resmi koymuşlar. | Open Subtitles | يضعوا سحاب على السقف، لتشتت إنتباهكِ |
Arkasında durmuş, elbisesinin fermuarını açıyorum ve aynaya doğru eğilmeye başlıyor ki bu sayede yüzünü aynada daha rahat görebilsin. | Open Subtitles | انا اقف خلفها وأخلع سحاب فستانها وبدأت بالانحناء الى الأمام نحو المرآة وتستطيع ان ترى وجهها قريبا من المرآة |
İnşallah fermuarını çekmeyi unutmamıştır. | Open Subtitles | أنا فقط أدعو أن يكون تذكر أن يرفع سحاب البنطلون |
Alnında fermuar olan, hafif şişman biri değil, öyle değil mi? Donna! | Open Subtitles | أليس مفرط البدانة وعنده سحاب في جبهته ؟ |
Küçük pofuduk bulutlar gibi bu odada zıplıyor olmamız gerekirdi. | Open Subtitles | من المفترض بنا أن نوثب حول هذه الكبينة كما لو أننا سحاب |
Merhaba Marnie, ben yeni arkadaşın Zipper... | Open Subtitles | مرحبا، مارني، انها صديقك الجديد، سحاب ... |
Ve Rusty, karın eli kulağında o yüzden sana bir ev lazım, fermuarı olmayan bir eve. | Open Subtitles | و روستي ستبدأ تثلج، في أي يوم من الأن وستحتاج لمنزل كما تعرف، بدون سحاب |
Ben O'yum ve beni Yüce Gücün sağında otururken göreceksin göğün bulutları üstünde. | Open Subtitles | ...أَنا هو وسترون ابن الإنسان جالساُ عن يمين القوة وآتياُ على سحاب السماء |
Fermuarlı naylon poşete koydum. Ama tüm hepsi orada. | Open Subtitles | وضعتها بكيس ذو سحاب موجودة كلها بالداخل. |
Havuzcunun montunun fermuarına sıkışmış bir doku parçası buldum. | Open Subtitles | أجل وجدت قطعة خيوط واقعة في سحاب سترة عامل الحوض |