Bir şey yapmamanın aslı, Sayın Bakan, çok az şey biliyor oluşunuz. | Open Subtitles | السبب يا سعادة الوزيرة.. هو أن ما نعرفه قليل جدا لحد الآن |
Sayın Yargıç, ilk sıradaki bu adam bir gazeteci ve avukata sorular veriyor. | Open Subtitles | سعادة القاضي، هذا الرجل في الصف الأول صحفي كان يعطي الأسئلة إلى المحامي. |
Üçüncüsü: Keşke kendime daha mutlu olmak için fırsat tanısaydım. | TED | الثالث: أتمنى لو أنني سمحت لنفسي أن أكون أكثر سعادة. |
Ve hatta sizinle iş yapmak büyük bir zevk. | Open Subtitles | إنه لمن دواعي سروري أن أعتني بجوادك ويالها من سعادة عظيمة لعقد صفقة تجارية معك |
Drew'le Jenna'nın mutluluğunu sağlamak ne zaman benim işim oldu? | Open Subtitles | متى سأضمن سعادة جينا ودرو اصبح وضيفة بدوام كامل لي |
Kendi özgür iradeleriyle İsrail'e gitmiş olsalardı, ...o zaman memnun olurmuş. | Open Subtitles | لو رحلوا الى اسرائيل بمحض ارادتهم لكان أفضل لكان أكثر سعادة |
Demek istediğim Sayın bakanım onları bulma olasılığımız yüzde birden az. | Open Subtitles | ما أقصده سعادة الوزير فرصة الوصول لهم لا تتعدى 1 بالمائة |
Sayın yargıcım, 'suçsuzum' iddiasını geri çekip, suçu kabul etmek istiyoruz. | Open Subtitles | سعادة القاضى , نود أن نسحب ردنا الدفاعى بعدم الذنب و ان نبدله بالإقرار بالذنب |
Sayın hakim, temyizde yeni kanıt sunulması hukuk kurallarının, yasaların, ihlali anlamına gelmektedir. | Open Subtitles | سعادة القاضي، أن تقديم ،دليل جديد عند الإستئناف ،ينتهك كل مبدأ من علم التشريع ،كل قانون |
Tüm dünya insanları evrendeki bu cennette birleşecek ve sonsuza dek mutlu yaşayacaklar. | TED | ستكون جميع شعوب العالم متحدة في جنة الأرض هذه وسيعيشون في سعادة دائمة. |
Ve daha mutlu olma umudu ile Kaliforniya'ya taşınan bu insanları izleyip ne olacağını görmek çok ilginç olabilir. | TED | والأمر نوعاً ما مثير لتتبع ما الذي يحدث عندما ينتقل الناس إلى كالفورنيا على أمل الحصول على سعادة اكثر. |
"Bu durum her günümü bir öncekinden daha güzel ve mutlu kılıyordu." | Open Subtitles | وهذا جعل السنة الثانية من الزواج أكثر سعادة بكثير من السنة الأولى |
Hiç hayal etmediğin kadar çok zevk alacaktın ve sen doğal olarak bana aşık olacaktın, ama ben seni terk edecektim. | Open Subtitles | أمنحكِ سعادة اكثر مما حلمتِ بها مُطلقاُ وطبيعي ، أن تعجبي بي لكنّني سأتخلّص منك |
Karşılıklı olduğundaysa büyük zevk verir. | Open Subtitles | وعندما يستحوذ الحب على قلب الشخص فهو يجلب سعادة لا نهاية لهاً |
Başka birinin mutluluğunu, kendi mutluluğumun önüne koymam çok mu garip? | Open Subtitles | أيبدو ضرب من الجنون أن أؤثر سعادة شخص آخر قُدام سعادتي؟ |
Amiral, sesinizi duyduğum için ne kadar memnun olduğumu anlatamam. | Open Subtitles | أدميرال لا يُمكننى إخبارك كم أنها سعادة حقيقية لسماع صوتك |
Şimdi, Sue'dan kurtulduğum için çok mutluyum, ve ateşli bir erkek arkadaşım var. | Open Subtitles | أنا أكثر سعادة الآن بما أنني تحررت من سو و لدي صديق مثير |
O zamanlar muhtemelen daha mutluydu. Sadece iki telefon hattımız olduğu zamanlar. | Open Subtitles | كان أكثر سعادة هناك على الأرجح كان لدينا خط هاتف فقط |
Ekselansları gut hastalığıma derman getirse bile beni bu kadar mutlu edemezdi. | Open Subtitles | لا يمكن لسموك أن تجعلني أكثر سعادة, إلا إذا جلبت لي علاج للنقرس |
Güvenli olduğunu düşünseydim, gece yarısına kadar seve seve beklerdim. | Open Subtitles | لو أعتقدت أنه سيكون آمناً سأكون أكثر سعادة لأنتظر حتى بعد منتصف الليل |
Birinin mutluluğunun bir başkasına bağlı olması cezbedici olabilir fakat her zaman mümkün değildir. | Open Subtitles | في النهاية، انه امر ساحر ان تفكر ان سعادة انسان تعتمد على شخص واحد لكن ذلك ليس دائماً ممكناً. يجب أن نتقبل |
Aptal ağabeyimi gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim. | Open Subtitles | اريد ان اخبرك بأني لم اكثر سعادة من رؤية اخي الكبير |
Ailem olamaz demiştim. Bu kadar mutlulukla. | Open Subtitles | لقد قلت هذه ليست عائلتي هذه سعادة كثيرة جداً |
Bu işi nasıl halledeceğini veya sonunda ne olacağını bilmiyorum ama her ne yaparsan Vic, sana sonsuz mutluluklar diliyorum. | Open Subtitles | لا أعرف كيف ستحل هذه المشكلة أو ما الخير الذى سيعود من ورائها لكن مهما فعلت يا فيك فأنا أتمنى لك كل سعادة الدنيا |
Ama soru şu: Bu başarıyı nasıl uzun dönemli mutluluğa çevireceksiniz, özellikle, durulmak için doğru zamanın gelip gelmediğine nasıl karar vereceksiniz? | TED | لكن يأتي السؤال حول كيف تحول ذلك النجاح إلى سعادة طويلة الأمد بشكل خاص، كيف تقرر، متى يكون الوقت مناسبا للاستقرار؟ |