"سعادة" - Translation from Arabic to Turkish

    • Sayın
        
    • mutlu
        
    • zevk
        
    • mutluluğunu
        
    • memnun
        
    • mutluyum
        
    • mutluydu
        
    • Ekselansları
        
    • seve
        
    • mutluluğunun
        
    • sevinmemiştim
        
    • mutlulukla
        
    • mutluluklar
        
    • güzel
        
    • mutluluğa
        
    Bir şey yapmamanın aslı, Sayın Bakan, çok az şey biliyor oluşunuz. Open Subtitles السبب يا سعادة الوزيرة.. هو أن ما نعرفه قليل جدا لحد الآن
    Sayın Yargıç, ilk sıradaki bu adam bir gazeteci ve avukata sorular veriyor. Open Subtitles سعادة القاضي، هذا الرجل في الصف الأول صحفي كان يعطي الأسئلة إلى المحامي.
    Üçüncüsü: Keşke kendime daha mutlu olmak için fırsat tanısaydım. TED الثالث: أتمنى لو أنني سمحت لنفسي أن أكون أكثر سعادة.
    Ve hatta sizinle iş yapmak büyük bir zevk. Open Subtitles إنه لمن دواعي سروري أن أعتني بجوادك ويالها من سعادة عظيمة لعقد صفقة تجارية معك
    Drew'le Jenna'nın mutluluğunu sağlamak ne zaman benim işim oldu? Open Subtitles متى سأضمن سعادة جينا ودرو اصبح وضيفة بدوام كامل لي
    Kendi özgür iradeleriyle İsrail'e gitmiş olsalardı, ...o zaman memnun olurmuş. Open Subtitles لو رحلوا الى اسرائيل بمحض ارادتهم لكان أفضل لكان أكثر سعادة
    Demek istediğim Sayın bakanım onları bulma olasılığımız yüzde birden az. Open Subtitles ما أقصده سعادة الوزير فرصة الوصول لهم لا تتعدى 1 بالمائة
    Sayın yargıcım, 'suçsuzum' iddiasını geri çekip, suçu kabul etmek istiyoruz. Open Subtitles سعادة القاضى , نود أن نسحب ردنا الدفاعى بعدم الذنب و ان نبدله بالإقرار بالذنب
    Sayın hakim, temyizde yeni kanıt sunulması hukuk kurallarının, yasaların, ihlali anlamına gelmektedir. Open Subtitles سعادة القاضي، أن تقديم ،دليل جديد عند الإستئناف ،ينتهك كل مبدأ من علم التشريع ،كل قانون
    Tüm dünya insanları evrendeki bu cennette birleşecek ve sonsuza dek mutlu yaşayacaklar. TED ستكون جميع شعوب العالم متحدة في جنة الأرض هذه وسيعيشون في سعادة دائمة.
    Ve daha mutlu olma umudu ile Kaliforniya'ya taşınan bu insanları izleyip ne olacağını görmek çok ilginç olabilir. TED والأمر نوعاً ما مثير لتتبع ما الذي يحدث عندما ينتقل الناس إلى كالفورنيا على أمل الحصول على سعادة اكثر.
    "Bu durum her günümü bir öncekinden daha güzel ve mutlu kılıyordu." Open Subtitles وهذا جعل السنة الثانية من الزواج أكثر سعادة بكثير من السنة الأولى
    Hiç hayal etmediğin kadar çok zevk alacaktın ve sen doğal olarak bana aşık olacaktın, ama ben seni terk edecektim. Open Subtitles أمنحكِ سعادة اكثر مما حلمتِ بها مُطلقاُ وطبيعي ، أن تعجبي بي لكنّني سأتخلّص منك
    Karşılıklı olduğundaysa büyük zevk verir. Open Subtitles وعندما يستحوذ الحب على قلب الشخص فهو يجلب سعادة لا نهاية لهاً
    Başka birinin mutluluğunu, kendi mutluluğumun önüne koymam çok mu garip? Open Subtitles أيبدو ضرب من الجنون أن أؤثر سعادة شخص آخر قُدام سعادتي؟
    Amiral, sesinizi duyduğum için ne kadar memnun olduğumu anlatamam. Open Subtitles أدميرال لا يُمكننى إخبارك كم أنها سعادة حقيقية لسماع صوتك
    Şimdi, Sue'dan kurtulduğum için çok mutluyum, ve ateşli bir erkek arkadaşım var. Open Subtitles أنا أكثر سعادة الآن بما أنني تحررت من سو و لدي صديق مثير
    O zamanlar muhtemelen daha mutluydu. Sadece iki telefon hattımız olduğu zamanlar. Open Subtitles كان أكثر سعادة هناك على الأرجح كان لدينا خط هاتف فقط
    Ekselansları gut hastalığıma derman getirse bile beni bu kadar mutlu edemezdi. Open Subtitles لا يمكن لسموك أن تجعلني أكثر سعادة, إلا إذا جلبت لي علاج للنقرس
    Güvenli olduğunu düşünseydim, gece yarısına kadar seve seve beklerdim. Open Subtitles لو أعتقدت أنه سيكون آمناً سأكون أكثر سعادة لأنتظر حتى بعد منتصف الليل
    Birinin mutluluğunun bir başkasına bağlı olması cezbedici olabilir fakat her zaman mümkün değildir. Open Subtitles في النهاية، انه امر ساحر ان تفكر ان سعادة انسان تعتمد على شخص واحد لكن ذلك ليس دائماً ممكناً. يجب أن نتقبل
    Aptal ağabeyimi gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim. Open Subtitles اريد ان اخبرك بأني لم اكثر سعادة من رؤية اخي الكبير
    Ailem olamaz demiştim. Bu kadar mutlulukla. Open Subtitles لقد قلت هذه ليست عائلتي هذه سعادة كثيرة جداً
    Bu işi nasıl halledeceğini veya sonunda ne olacağını bilmiyorum ama her ne yaparsan Vic, sana sonsuz mutluluklar diliyorum. Open Subtitles لا أعرف كيف ستحل هذه المشكلة أو ما الخير الذى سيعود من ورائها لكن مهما فعلت يا فيك فأنا أتمنى لك كل سعادة الدنيا
    Ama soru şu: Bu başarıyı nasıl uzun dönemli mutluluğa çevireceksiniz, özellikle, durulmak için doğru zamanın gelip gelmediğine nasıl karar vereceksiniz? TED لكن يأتي السؤال حول كيف تحول ذلك النجاح إلى سعادة طويلة الأمد بشكل خاص، كيف تقرر، متى يكون الوقت مناسبا للاستقرار؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more