Kendine bir silah yapar diye hiç eşya yok odada. | Open Subtitles | ليس ثمة أثاث، حتى لا تصنع سلاحًا من أي شيء. |
Muştalar. Niye onlar gibi silah kullanmadığımızı hep merak etmişimdir. | Open Subtitles | مفاصل نحاسيّة، ما علمت لما لمْ نستخدم سلاحًا ناريًّا مثلهم. |
Soyguna çağırıldı, kendisine 9mm silah verildi. | TED | قد تم دعوته للسرقة، وتم إعطاؤه سلاحًا يدويًا بعيار 9 ملم. |
Sürekli sorun çıkarıyordu, bir güvenlik görevlisiydi yani silahı olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | كان يقوم بعمل المشاكل دائمًا و كان حارس أمن لذلك اعرف أنه كان يمتلك سلاحًا |
- Hayır, silaha falan ihtiyacın yok. | Open Subtitles | كلا, ليس عليك أن تشتري سلاحًا. , إتفقنا ؟ |
Kafama silah doğrultan adamdan bunu duymak tuhaf. | Open Subtitles | هذا مضحك باعتباره قول رجل يشهر سلاحًا على رأسي |
Eğer silah kullanmazsak onlar da biz de ölmüş olucaz. | Open Subtitles | سيصبحون ميّتين، وكذلك نحن إن لم نمتلك سلاحًا. |
Benim veya bir arkadaşımın kafasına silah dayanmışken çalışmam. | Open Subtitles | لا أعمل جيّدًا وهناك سلاحًا موجهًا لرأسي أو لرأس أصدقائي |
Eğer en başında başkanın başımıza silah dayadığını söyleseydim, nasıl tepki verirdiniz? | Open Subtitles | إذا أخبرتكما بهذا الشأن في بداية الأمر أن الرئيسة تصوب سلاحًا تجاه رؤوسنا كيف ستكون ردة فعلكِ؟ |
Bu saldırı silah arayışında olan Papa'nın casusları tarafından yapıldı. | Open Subtitles | إنه اعتداء مُحضر من قبل عُملاء الذين يسعون لجعل الروح القدس سلاحًا ضدنا. |
Kimse bir diğerinin kafasına silah dayamıyor. | Open Subtitles | لا يوجد أحد يُصوب سلاحًا تجاه أي شخص بعد الآن |
Masum insanlar Oval Ofis'e silah ile girmez. | Open Subtitles | الأشخاص البريئون لا يحملون سلاحًا إلى المكتب البيضاويّ |
Antrenman şartını yerine getirse bile rakibi o şekilde itmek pek de ölümcül bir silah sayılmaz. | Open Subtitles | لكنّه حتّى إن أتمَّ تدريبه، فإنّه القدرة على دفع الأعداء ليست سلاحًا قاتلًا. |
Öyle görünüyor. Lakin ölen askerler silah haricinde bir şeyle öldürülmüş. | Open Subtitles | يبدو كذلك، لكنّ الشيء الذي قُتل .به جنودنا لم يكُن سلاحًا ناريًّا |
Bir insanın silah kullanır gibi davrandığını ama sonuçta bir şey olmadığını, yine de kafataslarını bir şeyin delip geçtiğini ve düşüp öldüklerini anlattılar. | Open Subtitles | قالوا أنّ إنسانًا شكَّل سلاحًا .أطلق منه قذيفة غير ظاهرة لكن إذا بشيء اخترق .أدمغة الجنود فسقطوا هالكين |
Daha önce silah kullanmamıştım ondandır. Sizin aksinize daha önce birini de öldürmemiştim. | Open Subtitles | لم أستخدم سلاحًا قبلًا، ولم أقتل أحدًا قبلًا بعكسك. |
Sanki biri devasa elektromanyetik bir silahı tetiklemiş gibi. Matt ne diyor? | Open Subtitles | إنه كما لو أن أحدًا أطلق سلاحًا مغناطيسيًا ضخمًا.. |
Yani, William, silahı var ve seni vuracak. | Open Subtitles | حسنًا,يا ويليام,إنها تملكُ سلاحًا وستقوم بإطلاق النار عليك. |
Bir fizik danışmanı olarak, teknik olarak, Korelilerin tek taraflı olarak güvenli ilan ettiği bir mobil silaha el koyuyoruz. | Open Subtitles | بصفتي مستشارًا فيزيائيًا، عمليًا، نحن نحتجز سلاحًا محمولاً قد أعلنت كوريا على أنهُ آمن من جانب واحد. |
Geçinmek için silahlı adamları yere seriyordu ama onu hiç seninle ilk randevusundan önce o kadar korkarken görmemiştim. | Open Subtitles | أتعلمين، كان ليواجه سلاحًا عامرًا بجسارة لأجل الارتزاق لكنّي لم أرَه مُجفلًا قطّ مثلما كان قبل مواعدته الأولى معكِ |
Pantolonuma doğru uzanan her kim ise silahım olduğunu bilmelisin. | Open Subtitles | أيًّا كان من يفتّش بسروالي، يجب أن يعرف أنّ لديّ سلاحًا. |
Bizimle gel! silahları kulübede tuttuğunu biliyoruz Gerry. | Open Subtitles | تعال معنا، نعرف أن لديك سلاحًا مخبأً، (جيري). |
Bir an için; affedilmek istiyordu, diğer an, silahını doğrulttu. | Open Subtitles | في ثانيةِ يطلب المغفرة، وفي الثّانية التّالية يسحب سلاحًا صوبي. |