"سلمياً" - Translation from Arabic to Turkish

• barışçıl
• barışçıI
• barış
• huzurlu
• zararsızca

Evet. Yoldaşlarımın çoğu gibi ben de barışçıl bir çözüm arzulamaktayım.
أجل ، مثل الأقلية من بني عرقي نحن نتمنى حلاً سلمياً

Bunu, barışçıl bir yolla halledeceğimizi umuyorum.
أنا أمُل أنّه يمكننا حل هذا الأمر سلمياً

Burma'da, barışçıl gösterilere katılan, birçok keşiş öldürüldü.
في بورما ،قتل العديد من الرهبان المتظاهرين سلمياً

Şu anda onları ciddi tehlikeye atıyorsun. Bunu barışçıI yollarla çözmek istiyoruz.
وأنت الأن تُخاطر بحياتهم, نحنُ نُريد أن نحّل هذه المُعضلة سلمياً

barış yoluyla. Çete olarak değil, bireysel.
سلمياً ، بشكل فردى و ليس كمجموعة من الغوغاء

Onu sakin, huzurlu bir insan olduğunu hiç bilmiyordum.
لم أعلم عنه أنه كان شخصا سلمياً

Biz inancımızı zararsızca icra etmek amacındayız.
نحن إجتمعنا سلمياً لممارسة ديانتنا

Anlaşabileceğimiz barışçıl bir teklifim var. Paylaşılabilecek çok param var, bir anlaşma yapabiliriz.
من المؤسف أن نفعل هذا , يمكننا حل الأمور سلمياً لدي الكثير من المال يمكننا اقتسامه , لذا دعنا نحل الأمور

Şimdi dikkatlerini çektiğimize göre bakalım bu işi barışçıl bir şekilde çözebilecek miyiz.
بعد أن رأونا لنرى لو أمكن تسوية الأمر سلمياً بطريقه أو بأخرى

Ve bunun komik olduğunun farkındayım ama sorunlarının çoğunu, kanundan uzak durmak için mümkün olduğunca barışçıl bir şekilde çözmeye çalışırlardı.
وأنا أعلم أن هذا مثير للضحك في نواح كثيرة ولكنهم ارادو حل العديد من مشاكلهم سلمياً

Size barışçıl bir çözüm yolu sundum. Şimdi başka seçeneğim kalmadı.
عرضت عليكم مخرجاً سلمياً والآن لم يبقَ لدي خيار آخر

Son 35 yıla ve diktatörlükten demokrasiye doğru yapılan sosyal geçişlere bakarsanız, 67 farklı vakadan 50 tanesinde barışçıl direnişin kilit rol oynadığını görürsünüz.
لو نظرت للـ 35 سنة السابقة و الإنتقالات الإجتماعية المختلفة من الديكتاتورية نحو الديمقراطية، سوف ترى، أنه من اصل 67 حالة مختلفة، 50 من هذه الحالات كانت كفاحا سلمياً و قد كان العامل الأكثر تأثيراً.

Şu an düşmanımız olanlarla aramızdaki farklılıklara bir çözüm üretme adına defalarca barışçıl bir yol bulma girişiminde bulunduk.
مراراً وتكراراً، حاولنا أن نجد... حلاً سلمياً للاختلافات بيننا،

Bence aslında o an beni Müslüman soyundan gelen 300 kişi ve yaklaşık 30 ülkeden insanla röportaj yapma yoluna koyan andı, Afganistan'dan Mali'ye kadar, babamın yaptığı gibi barışçıl bir şekilde nasıl aşırıcılığa karşı savaştıklarını ve beraberinde gelen risklerle nasıl başa çıktıklarını öğrenmek için.
أعتقد حقيقةً أن تلك اللحظة هي التي أرسلتني في رحلة لمقابلة 300 شخص من المسلمين في حوالي 30 دولة، من أفغانستان إلى مالي، لاستكشاف كيف حاربوا الأصولية سلمياً كما فعل والدي، وكيف تعاملوا مع المخاطر المصاحبة.

barışçıl bir ayrılık oldu. Arkadaş kaldıydık.
طلاقنا كان سلمياً تماماً.

Bir tercih yapmalısın, kaptan. Şimdi teslim olursan bu iş barışçıI biter.
لديك خيار, أيها الزعيم أما أن تستسلم وينتهيّ كل شيء سلمياً

Beyaz Saray barışçıI bir çözüm olmasını umuyor.
يتمنى "البيت الأبيض", حل المشكلة سلمياً

Kaptan Phillips'i sağ salim geri alıp bu işi barışçıI şekilde bitirmek istiyoruz.
نرغب بعودة القبطان (فيليبس) سالماً وأن نحلّ هذه المُشكلة سلمياً

Başarısız barış antlaşmaları dünyanın, 20 sene sonra ikinci korkunç savaşa daha sonra ise soğuk savaşa girmesine sebep oldu.
كان الفشل في تسويتها سلمياً هو ما قاد لحرب عالمية ثانية مريعة بعد 20 عام ومن ثم للحرب الباردة.

Şimdi, biraz zor olacak ama barış içinde gölde birlik olabileceğimize eminim, değil mi?
لكني متأكد أننا نستطيع أن نتعايش سلمياً على البحير , حسناً ؟

huzurlu bir şekilde beraber çalışabileceğimiz noktaya getirdik.
... لقد وصلنا أخيراً لمكان حيث يمكننا أن نتعايش سلمياً في العمل

Birincisi; seni huzurlu bir şekilde bırakmam.
الأول : أغادر معك ,سلمياً

İnancımızı zararsızca icra etmek.
فقط للتجمع سلمياً وممارسة ديانتنا