Yani, maalesef yeni arkadaşımızın maçtaki kötü davranışları yoldaki iyi davranışından daha güçlü bir etki bırakabilir. | TED | لذا، لسوء حظ صديقنا الجديد من مباراة كرة القدم، سلوكه السيء في المباراة قد يطغى على سلوكه في الحديقة. |
Kişisel davranışları işini etkilemiyor. | Open Subtitles | انتظر لحظة، إنه سلوكه الشخصي لا يؤثر على سير عمله. |
İki hafta önce onun davranışlarını sebep göstererek transferini istedin. | Open Subtitles | حفظت امرا للنقل قبل إسبوعين يقول ان سلوكه كان السبب |
Psikolojik tabloya uyuyor. Dün geceki davranışı tamamıyla anormaldi. | Open Subtitles | إنه يناسب النمط النفسى إن سلوكه ليلة أمس |
Eğer Davranışlarında kötüleşme görürsek, düşündüğümüzden daha uzun süre onu burada tutabiliriz. | Open Subtitles | على كل حال، إذا تغير سلوكه للأسوء يجب علينا إبقاءه هنا أطول مما تصورناه |
dedi. Ama bunu der demez, tüm bu tavrı değişti. | TED | ولكن بمجرد قوله ذلك، تغير سلوكه بالكامل. |
Ve bu da o gün gösterdiği davranış ile alakalı birçok şeyi de açıklar. | TED | وهذا قد يوضح الكثير مما بدا غريبا من سلوكه في ذلك اليوم. |
Belki ona davranışlarının hoş olmadığını söylersen seninle uğraşmayı bırakır. | Open Subtitles | ربما إن أجلسته وأخبرته بأنّ سلوكه يضايقك فسيتوقف |
Duyduğuma göre davranışları soz zamanlarda... biraz... nasıl denir... | Open Subtitles | و قيل لي أنه سلوكه مؤخراً قد تغير كيف تقولونها .. |
Bunlardan herhangi biri tuhaf davranışları açıklamaya yeter. | Open Subtitles | أي واحد هذه العوامل يمكن أن يعدّل سلوكه بشكل جذري. |
davranışları açıkça seni kötü etkiliyor. Zekân ve hassaslığınla... | Open Subtitles | سلوكه له تأثير سلبي عليك وذكائك وحساسيتك |
Ne dediği veya demediği o kadar önemli değil, daha çok... tavrı, davranışları. | Open Subtitles | ليس فقط ما قاله أو لم يقوله ... لكن أكثر على موقفه, سلوكه |
Bu çok yanlıştı. Her neyse, bu onun davranışlarını değiştirmedi. | Open Subtitles | كانت خطوة خاطئة، على أية حال هذا لا يبرر سلوكه |
Bir tümör, damarsal anormallikler. davranışlarını açıklayabilecek fiziksel bir şeyler arıyorum. | Open Subtitles | ورمٌ، أوعية دمويّة شاذّة، أيّ شيءٍ ملموس من شأنه تفسير سلوكه. |
Fakat bazı durumlarda aldatıcı, diğer hayvanların reaksiyonlarını tahmin edip ona göre davranışlarını ayarlıyor gözükmektedir. | TED | ولكن في بعض الحالات، يتنبأ المُخادع بردود أفعال الحيوانات الأخرى ويعدل سلوكه وفقاً لذلك. |
Bence davranışı zararsız olduğu kadar takdire layık. | Open Subtitles | تَعْرفُ، إذا تَسْألُني، لَيسَ فقط سلوكه غير مؤذي، هو جدير بالإحترامُ. |
O geceki davranışı... Ne kadar utandığımı biliyor musun? | Open Subtitles | سلوكه في هذه الليلة أنت تعلم لقد كنت محرجة جدا |
Diyetini değiştirince Davranışlarında bir değişiklik oldu mu? | Open Subtitles | هل من تغير في سلوكه منذ تغير نظامه الغذائي؟ |
Davranışlarında değişiklik fark etmiş miydiniz? Hayatında farklılıklar var mıydı? | Open Subtitles | هل لاحظتِ أيّ تغييرات في سلوكه أو أيّ شيء غير عادي يحدث في حياته؟ |
Korkularıma karşı tavrı ve duygularımla ilgilenemeyişi yüzünden özgüvenimi yitirmek üzereydim. | Open Subtitles | وبسبب سلوكه فى التعامل مع مخاوفى وعدم قدرته على التعامل مع مشاعرى أصبح ليس لدى احترام للنفسى |
Teklifte bulunmak bile kabul edilebilir davranış yelpazesinin dışındaydı. | TED | حتى أن القبول بالعرض كان خارج نطاق سلوكه المقبول. |
Bence sen kendi davranışlarının arkasında mükemmel bir terapistsin. | Open Subtitles | ورأيي الحقيقي أنك طبيب نفسي لا يبصر سلوكه |
Öyle olduğunu söyleyebilirim. Siz bana onun davranışlarına göre hareket etmemi söylemiştiniz. | Open Subtitles | أخبرتني أن أدع سلوكه يرشد سلوكي ففعلت ذلك. |
Adeta salak gibiydi, sanki en iyi davranışını sergilememek için heyecanlıydı. | Open Subtitles | ,الأمر يبدو مضحكاً كان متحمس ان لا يكون على سلوكه الأفضل |
İşine karşı Tutumu sayma alışkanlığı ve aşk hayatı. | Open Subtitles | تغير سلوكه تجاه العمل و عادته في العد و حياته الرومانسية |
Ve eğer tavrını beğenmezsem, o salağın boğazını öyle bir keseceğim ki yerde bir balık misali çırpınacak. | Open Subtitles | وإن لم يرُقني سلوكه سأقطع تلك الحنجرة بعمق وسيصطدم بالأرضيّة كالسمكة |
Hayır pek değil. Sadece sana bahsettiğim günlük ve tavırları. | Open Subtitles | لا ليس في الواقع إنها فقط اليوميات التي أخبرتك عنها و سلوكه |
Garip davranıyordu o yüzden psikolojik değerlendirmeye girmesini istedim. | Open Subtitles | كان سلوكه غريباً لذلك طلبت تقييماً نفسيّاً |
Efendim, tanığın davranışlarından da görüyoruz ki patolojik önyargısı sadece benim müvekkilime değil tüm kadınlara karşıdır. | Open Subtitles | سيدى, اريد توضيح ان الشاهد, قد أظهر من خلال سلوكه وتصرفاته , مشاعر مرضيّة , ليست فقط ضد موكلتى, بل لجميع النساء |
Sağ gözüne sağlam bir yumruk terbiyesini yerine getirecektir. | Open Subtitles | وخزة سريعة في العين اليمنى ستعدل سلوكه بشكل كبير |