Anne... Bana iftira atman yeterince kötü. | Open Subtitles | أمّاه، إنّه سيء بما يكفي أنّكِ إفتريتُ عليّ. |
Başkentte sizinle savaşmak zorunda olmam zaten yeterince kötü. | Open Subtitles | لكنّي هنا لأخبرك بأنّنا لا نحتاج. سيء بما يكفي بأن أقاتلك في العاصمة. |
Ölenlerin karısına yazmak zaten yeterince kötü. | Open Subtitles | أنه ليس سيء بما يكفي أن تكتب إليهن عندما هم لايكتبون |
Araba telefonun olması yeteri kadar kötü zaten. Bir de sesi hoparlöre vermek zorunda mısın? | Open Subtitles | أمر سيء بما يكفي أنه لديك هاتف بالسيارة، هل عليك أن تشغّل السمّاعة العالية الصوت؟ |
Amerika'da yaşamak zaten yeterince kötüyken. Şimdi de bütün çınar yaprağı hastası çocuklar kızımıza sahip olmak isteyecek. | Open Subtitles | انه سيء بما يكفي علينا العيش في امريكا والأن جميع الأولاد ذوي حمي القيقب يردون ابنتنا |
Bu, babası yeterince kötü trajik bir ölüm öldü. | Open Subtitles | أنه سيء بما يكفي , والده مات ميتة مؤساوية |
Sen gücendiğin bir şeyleri bildirmeye geldiğin zaman onu görebildiğim tek zaman olması yeterince kötü. | Open Subtitles | سيء بما يكفي في كل مرة أراها عندما تأتي هنا لتنوب عن شيء تستاءين منه |
Zaten bu çocukların oynamak için randevulaşması yeterince kötü bir şey. | Open Subtitles | أعني، سيء بما يكفي أن أطفال اليوم عليهم تحديد مواعيد للعب مع بعضهم البعض. |
Yani, Triad'ın bizi öldürmek istemesi yeterince kötü ama bütün ailemizi yok etmesi için birini göndermesine ne demeli? | Open Subtitles | أجل، وكذلك نحن. فرغبة "ثلاثي الشّر" بقتلنا أمر سيء بما يكفي فماذا لو أنهم يرغبون بإخفاء سلالتنا نهائياً؟ |
Onlarla çalışmak yeterince kötü. | Open Subtitles | أتعلمين، إنَّ العمل معهم سيء بما يكفي |
Sanki burası yeterince kötü değilmiş gibi. | Open Subtitles | وكأن هذا المكان ليس سيء بما يكفي. |
Kendini açık etmen ve enselerinde olduğumuzu bilmelerine neden olman yeterince kötü bir de intikamın davranışlarını yönlendirmesine müsaade ediyorsun. | Open Subtitles | -المر سيء بما يكفي أن تكشف نفسك وتجعلهم يعرفون سعينا ورائهم، أنت تجعل الإنتقام يتحكم بتصرفاتك |
Dünyanın bu haliyle yeterince kötü olduğunu demişti. | Open Subtitles | لقد قال أن العالم سيء بما يكفي كما هو |
Affedersiniz, affedersiniz. Bakın, rötarlar yeterince kötü ama şimdi de tuvaletler mi? | Open Subtitles | معذرة.معذرة انظرا،التأخير سيء بما يكفي |
Bizim gibi kapana kısılmak yeterince kötü. | Open Subtitles | سيء بما يكفي ليكون محاصرين مثلنا |
Tara Brown Brooklyn'in onu öldürmesi için yeterince kötü birşey olmalı. | Open Subtitles | سيء بما يكفي لـ ( تارا براون بروكلين ) لتقتله |
Yani, Noel babanın öldürülmüş olması yeterince kötü zaten. | Open Subtitles | أقصد، إنّه سيء بما يكفي أنّ (سانتا) قد قتل. |
- Öldürecek kadar kötü. Ayıyı bulmak için lazımsın. | Open Subtitles | سيء بما يكفي لإردائه قتيلاً أريدك أن تجد ذلك الدب |
O kadar kötü ki bir daha da çok sevdiği kulübesine dönmemiş. | Open Subtitles | سيء بما يكفي لدرجة أنه لم يعد إلى كوخ مرة آخرى |
Kendini öldürmeyi deneyecek kadar kötü. | Open Subtitles | سيء بما يكفي لمحاولته قتل نفسه |
Annie'yi Ben Mercer'i ortaya çıkarsın diye ortaya atman yeterince kötüyken şimdi de onu gözetleyecek birisini mi tutuyorsun? | Open Subtitles | تعرف، إنه سيء بما يكفي لوضعك (آني) في الميدان لإستدراج (بن ميرسر)، لكن الآن لديك شخص ما يتجسس عليها؟ |