Ama kültürün tanımı aynı zamanda politik kararlar verenler tarafından belirlenebiliyor ve bu insanlar da kültürü bir hapishane biçimine sokmaya çalışıyorlar. | TED | ولكن الثقافة أيضاً هي ما يمكن أن يتم تحديده ليكون ثقافة بواسطة أولئك الذين يملكون مصالح سياسية في تشكيل الثقافة كشكل السجن. |
Bölgede ortaya çıkan politik ya da dini bir oluşum da yok. | Open Subtitles | ولا يوجد طوائف ديية او سياسية في المنطقة |
Hayır şu an politik bir adaylık düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا، ليست لي توجهات سياسية في الوقت الحاضر |
Bölgedeki politik cinayetlerin ardında bir kişinin olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف أن شخصًا خلف عدّة جرائم قتل سياسية في المنطقة. |
Bağımsız Heyet Raporu, Milli Muhafız Teşkilatı haberinde politik taraflılığa dair kanıt bulamadı. | Open Subtitles | تقرير اللجنة المستقلة لم بجد اي دليل على نزعة سياسية في قصة الخدمة العسكرية |
Bir arkadaşım, Eleanor Saitta, her zaman der ki yeterli ölçüde ve kapsamda her teknolojik problem öncellikle politik bir problemdir. | TED | وتقول صديقتي "إلينورسايتا" دائما أي مشاكل تكنولوجية بحجم ونطاق كافٍ هي مشاكل سياسية في المقام الأول. |
Gençlerin politik sosyalleşmeleri üzerine doktora yapıyordum -- neden gençler post-komünist bir ortamda politik ideolojiler geliştiriyorlardı? Konuştuğum birçok gencin Aşırı Sağ'a katıldığını gördüm. Bu benim için hayret vericiydi. | TED | كنت أعد رسالة الدكتوراه عن التنشئة السياسية للشباب: لماذا يطور الشباب توجهات سياسية في أوضاع ما بعد الشيوعية، ولاحظت أن أغلب الشباب الذين تحدثت إليهم كانوا ينضمون إلى اليمين المتطرف، وكان ذلك صاعقًا بالنسبة لي. |
(Alkış) Buna rağmen ülkemizde bir politik çatışma sürmektedir. | TED | (تصفيق) ومع ذلك هناك معارك سياسية في بلدنا. |