Son zamanlarda böyle çok parti vermediğimizi biliyorum ve bu her şeyi düzeltecek de demiyorum ama doğum gününde elim kolum bağlı oturamazdım. | Open Subtitles | اعلم اننا لم نكن نعمل الكثير من الاحتفالات مؤخراً وأنا لست أقول أنه سيصلح كل شيء لكن لم اتمكن من تجاهل عيد ميلادكِ |
Ama yeni bir planım var, diğer planlarımın etkisini düzeltecek bir plan. | Open Subtitles | لكن لديّ مخطط جديد والذي سيصلح الخسائر الفظيعة التي سببتها مخططاتي السابقة |
Ama doktor tamir edeceğini söyledi. Her şeyi tamir edebilir. | Open Subtitles | لكن الطبيب قال بأنه سيصلح هذا يمكنة إصلاح أى شئ |
Merak etme, balım. Baban bu arızalı hayvanı düzeltir. | Open Subtitles | لا تقلقي يا عزيزتي أبوك سيصلح هذه الحيوان |
Gary için çok üzgünüm... Bu herşeyi halleder. | Open Subtitles | ـ أنا آسف عما حدث لجاري ـ وهل هذا سيصلح ما حصل؟ |
Onu bu seyahate zorlamanın bir şeyleri düzelteceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | برأيك إرغامها على الذهاب بهذه الرحلة سيصلح بيننــا الأمور ؟ |
Sanırım her şeyi çözecek ve ikimizi de mutlu edecek bir çözüm yolu buldum. Gerçekten mi? | Open Subtitles | اعتقد ان لدى حل سيصلح كل شيىء و يجعلنا سعداء حقاً ؟ |
İşlerini halledecek olan bir barbar da mı geberdi? | Open Subtitles | ها هو ذا شخص آخر من مندوبيك ماذا سيصلح ذلك الأمور؟ |
-Hermilla bir şey yapmamız lazım. -Pablo bunu düzeltecektir. | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيئاً يا هيرميلدا - سيصلح بابلو الأمر كالعادة - |
Yani ailesine öldüğünü söylememiz bir şeyi düzeltecek mi? | Open Subtitles | أعني، هل إخبار عائلتها أنّها ماتت سيصلح الأمر؟ |
♪ Belli bir tanrının belli bir türüne dua etmek ♪ ♪ Bunu aksilik olmadan becerirsen ♪ ♪ Tanrı, orta sınıf beyaz sürtüğün tek gözünü düzeltecek ♪ | Open Subtitles | و لو فعلت هذا بدون خطأ سيصلح عين عاهرة بيضاء |
Ama hastaneyi dava etmek bir şeyleri düzeltecek mi? | Open Subtitles | ولكن مقاضاة المستشفى هل سيصلح كل شيء؟ |
Bunu düzeltecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنتِ بمثابة الرجل الذي سيصلح ذلك |
Arabamı tamir ettireceğim karıma bir evlilik yüzüğü satın alacağım tatile çıkacağım, yeni bir televizyon ve ses sistemi alacağım. | Open Subtitles | و سيصلح سيارتي و أشتري خاتم جديد لزوجتي و يمكنني أخذ إيجازة و شراء تلفاز مسطح |
Bana iyilik borcu var. Senin hayali arkadaşının bunu tamir edebileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أتوقع ان صديقك الذي إختلقته سيصلح هذا |
Yaşam desteği tamir edeceğim ve sonra sen ve ben, ve geri kalan herkes nefes almakta ve düşünmekte daha iyi olacak. | Open Subtitles | سيصلح نظام دعم الحياة وبعدها سيكون انت وانا والجميع قادر علي التنفس |
Yoğun bir çift terapisi işe yaramadı ama iyi bir akşam yemeği her şeyi düzeltir. | Open Subtitles | لكنتناولعشاءطيب بالخارج, هذا سيصلح كل شئ |
Cinsel organlı havuç aramızı düzeltemediyse ne düzeltir bilmiyorum Mike. | Open Subtitles | إذا لم يكن تشريح الجزرة سيصلح هذا يا مايك لا أعرف ما سيحصله |
O işleri düzeltir, Jack. Ne yapılacağını biliyor. | Open Subtitles | سيصلح الاشياء جاك هو يعرف ما يقوم به |
Endişelenme Dotty, George bunu halleder. | Open Subtitles | لاتقلقي، دوتي جورج سيصلح هذا |
Cenneti düzelteceğini söyledi değil mi? | Open Subtitles | أخبرك أنه سيصلح من أمر السماء، أليس كذلك؟ |
Ve üçüncüsü, o her şeyi çözecek! . | Open Subtitles | الرقم ثلاثه , هو سيصلح كل شيء |
Her şeyi halledecek bir şey getirdim. | Open Subtitles | أحضرت شيئاً سيصلح كل شيء |
Bay Talbot bunu düzeltecektir. Piknik için yardım edebilirsin ama trene binmen gerekiyor. | Open Subtitles | سيصلح سيد (تالبوت) الأمر يمكنك المساعدة في النزهة |