"سُمعة" - Translation from Arabic to Turkish

    • ünü
        
    • itibarı
        
    • itibar
        
    • itibarım
        
    • itibarını
        
    Babam ünü gittikçe artan bir yazarmış ve annem de çok güzel ve zeki bir kadınmış. Open Subtitles "أبـي كـان كـاتباً ذو سُمعة مُتزايدة، "وأمّـي كـانت جميلة جداً وذكية جداً
    Sanırım bir ünü vardı. Ama umursamıyorum. Open Subtitles "لذا أعتقد بأن لديها سُمعة ولكني لا أبه"
    Önemli bir ailenin itibarı söz konusu, müfettiş. Open Subtitles سُمعة عائلة عظيمة على المحك هنا، أيها المُفتش.
    Kendisinin tehlikeye atmayı göze alamayacağı bir itibarı var. Open Subtitles في أقل من ساعة. لديه سُمعة لعدم التسامح مع الأخطاء.
    Başta birkaç küçük iş yaparsın. Bir itibar oluşturursun. Open Subtitles تقومين ببضعة أعمال صغيرة أولًا، وتبنين سُمعة لكِ.
    Benim dediğimi yaparsak Madis kasabadan ilk araba ile gider D.C.'nin eline daha çabuk geçer ve sen de kendine daha çok itibar sağlarsın. Open Subtitles إذا فعلنا ذلك بطريقتي "ماديز" سيكون في أول سيارة تخرج المدينة و تحصل عليه جمهورية الأرض أسرع و تكسبين لنفسكِ سُمعة أكبر.
    - Hayal kırıklığına uğramış gibisin. - Düşünmem gereken bir itibarım var. Open Subtitles أنت تبدو خائِب الأمل لديّ سُمعة طيّبة لِأهتمّ بها
    Eğer bu şirketin itibarını korumaya faydası olacaksa şirket kayıtlarını seve seve size vereceklerine eminim. Open Subtitles لو أن هذا سيساعد في حماية سُمعة الشركة فأنا أعتقد أنهم سيكونوا سُعداء لمنحك حق الدخول لسجلات شركتنا
    Barris'in televizyon yasaklarını, standartları ve her şeyi alçaltma gibi bir ünü vardı. Open Subtitles .. أن "باريس", كان لديه سُمعة كبيرة .... تجعل التلفاز كالحانة
    Barris'in televizyon yasaklarını, standartları ve her şeyi alçaltma gibi bir ünü vardı. Open Subtitles .. أن "باريس", كان لديه سُمعة كبيرة .... تجعل التلفاز كالحانة
    Bayağa bir ünü var. Open Subtitles لديها سُمعة سيئة
    Ölü bir dedektifin itibarı söz konusu. Bu fark eder. Open Subtitles سُمعة المُحقق الميّت على المحك.
    Bu sadece kızımın yaşamı ve itibarı değildir. Open Subtitles إنها ليست سُمعة وحياة ابنتي فحسب
    Açık konuşmam gerekirse Carpenter'ın çok sağlam bir itibarı varmış. Open Subtitles أكره أن أكون صريحة، ولكن لدى (كاربنتر) سُمعة قويّة.
    Benim dediğimi yaparsak Madis kasabadan ilk araba ile gider D.C.'nin eline daha çabuk geçer ve sen de kendine daha çok itibar sağlarsın. Open Subtitles إذا فعلنا ذلك بطريقتي "ماديز" سيكون في أول سيارة تخرج المدينة و تحصل عليه جمهورية الأرض أسرع و تكسبين لنفسكِ سُمعة أكبر.
    Promnestria'da itibar önceliktir. Open Subtitles سُمعة " برومنستريا " تسبقه
    Burada iyi bir itibarım, işim var. Open Subtitles لدي سُمعة جيدة هنا,لدي عمل...
    Şirketin itibarını sarsmak istemedi. Open Subtitles لم تُرِد تدمير سُمعة المؤسّسة
    Şirketin itibarını sarsmak istemedi. Open Subtitles لم تُرِد تدمير سُمعة المؤسّسة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more