Teorik olarak formül doğru, ama bir şey eksik. | Open Subtitles | , نظرياً هذه المعادلة كاملة , لكن هناك شئ مفقود |
Çok saçma. Hiçbir şey eksik değil. | Open Subtitles | هذا غير منطقي ، لا يوجد شئ مفقود |
Evet, ama sanki bir şeyler eksik gibi. | Open Subtitles | نعم، ولكن أشعر أن هناك شئ مفقود |
Bir şeyler eksik. Benim de Ouli ile aranda geçen kavgadan önce bunun farkında değildim. | Open Subtitles | هناك شئ مفقود ، لا أدري ماذا يكون حتى شاهدتك أنت و (أوليّ) الليلة الماضية |
Hayır, birşey kayıp. Kanıt çantasındaki bir şey kayıp. | Open Subtitles | لا شئ مفقود إننا نفقد إحدى حقائب الأدله |
"Bu dairede bir şeyin eksik olduğunu biliyordum, o da kocaman bir malafat." | Open Subtitles | "لقد كنت اعرف بأن هناك شئ مفقود في هذة الشقة , رجل كبير" |
Ama sanki bir şeyler eksikti. | Open Subtitles | كان لطيفاً ومرحاً لكن كان هناك شئ مفقود |
- Hala bir şey eksik. - Öyle mi? | Open Subtitles | فمازال هناك شئ مفقود |
- Hala bir şey eksik. | Open Subtitles | -و مازال هناك شئ مفقود |
bir şey eksik. | Open Subtitles | هناك شئ مفقود |
- Sanki bir şey eksik | Open Subtitles | هناك شئ مفقود |
Bir şeyler eksik. | Open Subtitles | يوجد شئ مفقود. |
Bir şeyler eksik, Elliot. | Open Subtitles | هناك شئ مفقود |
Bir şeyler eksik. | Open Subtitles | ثمّة شئ مفقود |
Bir şeyler eksik burada. | Open Subtitles | يوجد شئ مفقود |
Orada bulduğun şey, kayıp bir parçadan daha fazlası. | Open Subtitles | الذي وجدته بالخارج هناك... ليس مجرد شئ مفقود... |
Bir şeyin eksik olduğunu biliyordum. Belki bu. Belki de başka bir şey. | Open Subtitles | علمت بوجود شئ مفقود ربما هذا أو غيره |
Ama ne yazık ki Gabrielle'e, Bir şeyler eksikti | Open Subtitles | ... و لكن لسوء حظ (جابرييل)، ثمة شئ مفقود |