Yazdığın hikayeye kendini katmak artık çok moda olmuştu. | Open Subtitles | أنه أصبح أمراً شائعاً أن تكون محور مقال في الجريدة |
Hangisi çok son moda olmadan genç ve seksi diye bağırıyor? | Open Subtitles | أيّهما يبدو يافعاً ومثيراً ولكن ليس شائعاً للغاية؟ |
Bir gün kuzeniyle evleneceğim yaygın bir varsayımdı. | TED | لقد كان توقعاً شائعاً بأنني يوماً ما سأتزوج من قريبه |
Bu bir yardım çığlığıdır, kaçış için son bir çırpınış ve derin denizlerdeki savunmanın yaygın bir şeklidir. | TED | فهو صرخة لطلب المساعدة و محاولة أخيرة للهروب وشكلاً شائعاً من أشكال الفاع في أعماق البحار. |
Esasında, Kyushu'nun yabancı ülkelerle ilişki kurması sık görülen birşeydi. | Open Subtitles | بداية في كيوشو, كانت العلاقات مع الدول الأجنبية كان أمراً شائعاً. |
Maalesef Orta Amerika ve Meksika'da uyuşturucu kartellerinin yabancıları kaçırması sık görülen bir şey. | Open Subtitles | لسوء الحظ اختطاف الأجانب من قبل عصابات المخدرات في أمريكا الوسطى والمكسيك المجاورة أصبحت أمراً شائعاً |
Yanıtını merak ettiğim bir soru şu: Eğer 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başında İslami çağcılık bu kadar popüler idiyse, 20. yüzyılın geri kalanında İslamcılık neden bu kadar popüler hâle geldi? | TED | ولكن هناك سؤالٌ هام ان كان التجديد الإسلامي شائعاً جداً في القرن التاسع عشر وبداية القرن العشرين لماذا غدا بعد ذلك " المتشددون " هم الذين لديهم الصوت الأعلى في القرن العشرين ؟ |
Yeni doğmuş bir çocuğu öldürme eski Yunanistan'da sık rastlanan bir durum değildi, bu yüzden çocuklarını kasten öldürmeye çalışan bir baba düşüncesi onlar için şok edici bir durum olmuştur. | Open Subtitles | قتل الأطفال لم يكن شائعاً في اليونان القديمة لذا ففكرة أن الأب يحاول قتل أطفاله لها صدمة كبيرة عليهم |
Sonra burada moda oldu. | Open Subtitles | ثمّ أصبح شائعاً ومعاصراً هنا |
Maktule vuran şey çok yüzlüymüş ve çekiç ya da bijon anahtarı gibi yaygın bir şey değilmiş. | Open Subtitles | أيّاً ما ضرب الضحية كان متعدد الأوجه وحتماً ليس غرضاً شائعاً كمطرقة أو مفتاح فك عجلات. |
Hayır mı? Doktorum bunun yaygın bir şey olduğunu söylemişti de, fakat-- | Open Subtitles | إن طبيبي يقول إن ذلك كان شائعاً حقاً, لكن... |
O kadar yaygın bir şey değil. | TED | هذا ليس شائعاً |
Kampüsteki herkes kullanıyordu. İki hafta sonra 'Beni Facebook'a ekle.' yaygın bir ifade oldu. | Open Subtitles | "(أضفني في الـ(فيس بوك " كان تعبيراً شائعاً بعد إسبوعين |
o modelde sık görülen bir kusurdur. | Open Subtitles | كان عيباً شائعاً في ذلك الطراز |
o modelde sık görülen bir kusurdur. | Open Subtitles | كان عيباً شائعاً في ذلك الطراز |
Ama bak bugünlerde bir doktorun kanepesinde arkana yaslanıp sorunlarını dışa vurmak ne kadar popüler anlıyorum. | Open Subtitles | ولكن أنصتي... أعرف كم أصبح شائعاً الاستلقاء على أريكة الطبيب والبوح بمشاكل المرء، |
Bir köpek evinden yükselişe geçmek pek sık rastlanan bir şey değil. | Open Subtitles | انه ليس شائعاً لكن منزل الكلب هو خطوة للاعلى |