"شاسع" - Translation from Arabic to Turkish

    • büyük bir
        
    • geniş
        
    • dağlar kadar
        
    • çok büyük
        
    • uçsuz bucaksız
        
    • engin
        
    • kocaman
        
    Vücudumuza göre bütün diğer hayvanlardan çok daha büyük bir beyne sahibiz. TED فلدينا أدمغة أكبر نسبة إلى حجم أجسامنا أكبر بفارق شاسع من أي حيوان آخر.
    büyük bir ısı hareketi var, irtifada da büyük farklılık var. TED هناك نشاط حراري كبير، و فرق شاسع في الارتفاع كذلك.
    Milyarların hayatlarının hikâyesi neredeyse anlaşılamayacak kadar geniş evrenin perde arkasında gerçekleşti ve gerçekleşmeye devam ediyor. Open Subtitles قصة بلايين الأرواح انتهت على خلفية كون شاسع لفهمه.
    Ama o Los Angeles çeteleriyle aramızda dağlar kadar fark var. Open Subtitles لَكنَّ هناك فرق شاسع بين الدماء و تراشق الهتافات
    Tornavida kaydı ve yarımlar bir araya geldi, çok büyük bir radyasyon boşanması oluştu. Open Subtitles . وقد إنزلق المفك مما أدى إلى تجمع الشقين معاً . مما أنتج تدفق إشعاعي شاسع
    Eğer sonda daha derine inebilseydi uçsuz bucaksız gümüş bir okyanusa ulaşacaktı. Open Subtitles لو هبط المكوك أكثر لربما وصل إلى محيطٍ فضي شاسع
    İnternetin tamamen iyi ve tamamen kötü olmak için fazla engin ve karmaşık olduğunu biliyoruz. TED نعلم أن الإنترنت شاسع ومعقد جدًا لأن يكون جيدًا أو سيئًا في كل شيء.
    Zengin sevgilisiyle beraber, kocaman bir evde yaşayacak. Open Subtitles سيذهب للعيش مع فتاته الغنية، في منزل فسيح شاسع
    Kuzey Kutup bölgesi ağaçsız, donmuş toprak tabakası ile çevrili olan buzla kaplı büyük bir okyanustan oluşmaktadır. TED هو عبارة عن محيط شاسع مغطى تماماً بالجليد ومحاط بتربة متجلدة خالية من أية أشجار.
    Ortama alıştığımda sanki büyük bir oyun bahçesi gibi geldi, TED عندما شعرت بالطمأنينة في المكان، بدأت أتصوره كملعب شاسع.
    Lakin Atlantik'in ortasında büyük bir boşluk mevcuttu. Open Subtitles لـكـن بـالـمـقابـل كـان هـنـاك قـطـاع ..شاسع فى منتصف المحيط الأطلنطى
    Dürüst olmak gerekirse, Beş Numara ve Altı Numara arasında büyük bir uçurum olduğunu düşünmenizi istiyorum. Open Subtitles هنالك فرق شاسع ما بين الرتبة خمسة و الرتبة ستة
    Yalnız başıma büyük ve geniş bir tarlaya giderdim ya da ormanın en sık ve en derin noktasına dalardım ve başımı kaldırıp göklere, yukarılara o güzel ve mavi gökyüzünün sonsuzluğuna bakar ve okuyacağım duayı içimde hissederdim. Open Subtitles سأذهب الى وسط حقلٍ شاسع وحدي او داخل اعماق الغابة
    Daha önce kovanların bu kadar geniş alana dağıldığını görmemiştim... Open Subtitles لقد وجدت أغلفة رصاص في إمتداد شاسع
    Dans etmekle, düzüşmek arasında dağlar kadar fark var. Hadi git. Open Subtitles هناك فرق شاسع ما بين الخيانة و الرقص يا رجل
    Dünyayı değiştirmek için bilgisayarla pakette barbekü sosu arasında dağlar kadar fark var. Open Subtitles هناك فرق شاسع بين كمبيوتر يغير العالم وصلصة باربيكيو في كيس
    Ama bir hücreye tıkılmakla hapis yatıyor olmak arasında çok büyük fark var. Open Subtitles و لكن هناك فرق شاسع بين كونك محشوراً في زنزانة ضيقة و بين كونك في السجن
    Hayır demedim ki! İsterdim dedim! Çok büyük bir fark var. Open Subtitles لا لم أفعل, قلت لك اود ذلك هناك فرق شاسع
    Sarayım, Orta Çağ standartlarına göre bile uçsuz bucaksız. Open Subtitles قصري شاسع المساحة حتى بمعايير العصور الوسطى
    Kimsenin onu tanımadığı uçsuz bucaksız topraklarda kaybolmayı diledi. Open Subtitles ضائعا في بلد شاسع سحيق ...حيث لا يعرفه أحد
    engin okyanusta iğne ucu kadar olan bu ıssız adanın bulunması gibi. Open Subtitles و هكذا كانت عُزلة الجزيرة. دبوس في محيط شاسع.
    İnandırıcı bir hatıra ile gerçek bir insan... vücudu arasında kocaman bir fark var. Open Subtitles ثمّة فرق شاسع بين ذكرى واضحة وإنسان حقيقي له وجود مادي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more