Kasabada boş yer yok. Ancak ısrar ediyorsanız, onlara hemen burayı terk etmelerini söyleyeceğim. | Open Subtitles | لا يوجد مكان شاغر بالمدينة ان كنت تصر، سأبلغهن ان يغادرن |
Banking'de sana uyabilecek boş bir kadro var. | Open Subtitles | مجرد مشغل. هناك منصب شاغر في القسم المصرفى قد يناسبك. |
Koca bölgede tek bir boş yer bile yok gibi görünüyor. | Open Subtitles | . لا يبدو أن هُناك مكان شاغر فى المنطقة بأكملها |
Dükkan. Şuanda boşta. Kapının anahtarı olmalı. | Open Subtitles | المكتب التجاري.إنه شاغر الآن لابد و أن هذا مفتاح البوابه |
Davette duvarda bir resimlik boşluk olacak. | Open Subtitles | لذا سيكون هناك مكان شاغر على جدار العرض الليلة |
Maris gelmediğine ve boş yerimiz olduğuna göre akşam bize katılması için Daphne'yi çağırabiliriz. | Open Subtitles | بما ان ماريس لن تحضر وبما انه لدينا مكان شاغر لما لا ندعو دافني لتنضم الينا للعشاء |
boş yerleri var. Pazartesi başlıyorsun. | Open Subtitles | عندهم مكان شاغر سوف تبدأين في يوم الاثنين |
Muhafız birliğinde boş bir teğmenlik rütbesi var. - Bu rütbe için ben de... | Open Subtitles | هناك منصـبّ شاغر لولاية ثانية وهو مساعد في الحرس الملكيّ |
Çocuklar öğrenim gördükleri yerin, boş kaldığını hissetsinler istemem. | Open Subtitles | لا أريد أن يخشى الأطفال أن رحيلهم شاغر لما كان منطقة تعليم أريدهم أن يتركوه |
O zaman bana boş yer de olurdu. | Open Subtitles | . بعد ذلك كان يمكن أن يكون هناك منصب شاغر |
Tamam. Bir ev var, eski büyük bir ev. Yıllardır boş ve çok yıpranmış. | Open Subtitles | حسناً، هناك ذلك المنزل، وهو منزل متداعٍ كبير وقديم، وهو شاغر منذ أعوام |
Şehrin diğer tarafındaki tesisimizde boş bir yatak var ve senin için tutuyorlar. | Open Subtitles | في فرعنا الثاني في الجهة الأخرى من البلدة سرير شاغر حجزوه لكِ |
Sadece Merthyr dışındaki bir depo boş. | Open Subtitles | وهناك مستودع واحد شاغر فحسب على أطراف ميرثر |
Bu kısa süreli bir posta işi ve sadece bir kişilik boş yer var. | Open Subtitles | الوظيفة هي مسئول غرفة المُراسلات ويوجد مكان واحد شاغر فقط |
Demem o ki, takımda bir kişilik boş yer var. İstediğin anda senindir. | Open Subtitles | أريد القول أن لدينا مكان شاغر في الفريق ، قل الكلمة و هو لك |
Merkezdeki boş dükkânı bulduğumda bu şarkı çalıyordu. | Open Subtitles | كانت تعزف عندما وجدت المحل شاغر فى ميدان البلده |
Yanı boş olan bir koltuk varsa, oraya geçmekten çok mutlu olurum. | Open Subtitles | إذا هناك مقعد شاغر بالجانب، أود الحصول عليه |
Normalde, birimimde ilişki yaşanmasına izin vermem, ama Lindsay'in yeri boşta. | Open Subtitles | في العادة, لا أسمح للعلاقات في وحدتي. لكن مكان (ليندسي) شاغر. |
Duydum ki Askeri Tedarik Komitesinden biri emekliye ayrılıyormuş. Bu da demek oluyor ki: senin için bir boşluk açılmış olabilir. | Open Subtitles | وقد سمعت أن هناك من سيتقاعد من لجنة المشتريات، مما يعني أنه قد يتوفر مكان شاغر لك. |
Birbirleriyle tanışmıyorlar ama ilk adaylar için açık pozisyon oluyor. | Open Subtitles | انهم لا يختلطون لكنهم سيكونوا اول المتقدمين الى منصب شاغر |
Uçuş millerimle alabileceğim müsait bir birinci sınıf bilet var mı diye merak ediyordum. | Open Subtitles | مرحباً كنتُ أتساءل إن كان ثمّة مقعد بالدرجة الأوّلى شاغر يمكنني استخدام رصيدي للإرتقاء إليها |
Bu bazen dolu olur ama, 9:00'da hep yer vardır. | Open Subtitles | هذة الرحلة ممتلئة و لكن كان هناك دوماً مكان شاغر في رحلة الساعة التاسعة |
Daha sonra da çok önemli kazılar yapılmıştır ama hiçbiri Chagar Bazar'da yapılan kadar olağanüstü sayılmaz. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | "ولكن ليس كالتنقيب فى "شاغر بازار |