Bu, mutfağınızdaki saf şeker kristallerini bir tavaya koyup enerji verdiğinizde olan şeye benziyor. | TED | الأمر شبيه إذن بما يحدث عندما تأخذ بلورات سكر نقية في مطبخك، تضعها في المقلاة، وتعرضها للطاقة. |
Çok enerjik hale geldiler. Ortamdaki kaynakları bulabiliyorlar. Daha önce gördüklerimize benziyor. | TED | إنها تصبح نشطة جداً، وقادرة على العثور على الموارد في البيئة، والأمر شبيه بما رأينا سابقاً. |
Bu karidese benzeyen stomatpod adnda bir hayvan ve burada Panama plajlarında nasıl hareket eder onu görüyoruz : aslında yuvarlanıyor ve | TED | إنه حيوان شبيه بالجمبري يسمى الستوماتبود وانظروا هنا كيف يتنقل على شواطئ الباهاما في الحقيقة هي تتقلب، بل وتستطيع التقلب للأعلى بصعوبة |
Aynen Sicilyalı ailelerde olduğu gibi kendini sağlama almak için aynı yapılanmayı kullanıyor. | Open Subtitles | هذا شبيه بعائلة صقلية لقد شيـّد منظمته من العائلة لتحميه في نفس الوقت |
Onun gibi adamlar için savaş öncesi zırh giymek gibidir. | Open Subtitles | ،بالنسبة لرجال مثله فالأمر شبيه بارتداء درع قبل خوض الحرب |
Bunlar testlerini yapmış oladuğum ve Justin'in hikayesine benzer öyküsü olan çocukların yüzleri. | TED | هذه هي أوجه الأطفال الذين قمت باجراء اختبارات عليهم وقصصهم شبيه بقصة جستين. |
İsveç diyorum çünkü İsveç yasaları biraz Amerikan yasalarına benziyor. | TED | انا اتحدث عن السويد ، لان السويد لديها قانون شبيه نسبيا بقانون الولايات المتحدة |
Theremin çalmak vokalist olmaya benziyor tek fark sesiniz gırtlağınızdan çıkmıyor, onu sadece havada kontrol ediyorsunuz ve gerçek bir referans noktanız yok; siz her zaman kulağınıza güvenerek onu ikide bir ayarlıyorsunuz. | TED | إنه شبيه بأن تصبح مطرباً ، بإستثناء، بدلاً عن أن تخرج الأصوات من حلقك، فأنت تتحكم بها فقط عبر الهواء وليس لديك حقاً نقطة مرجعية. فأنت تعتمد دائماً على أذنيك وتقوم بالضبط بإستمرار. |
Bilmeceyi çözmek, sudokuya çok benziyor. Bu yüzden aklınızdakileri bunun gibi bir tabloda düzenlemek isteyebilirsiniz. | TED | حل هذه الأحجية شبيه بلعبة السودوكو، لذلك ربما سيكون من المفيد أن تجمع معلوماتك في جدول مثل هذا. |
Dünya'daki Büyük Kanyon'a benziyor, sadece çok fazla büyük. | TED | و هو شبيه بالـ غراند كانيون على الأرض، إلا أنه أكبر بكثير |
- Ve evinde de, uçakta bulduğumuza çok benzeyen bir ahşap boru buldum. | Open Subtitles | و في بيته وجدت إنبوب خشبي شبيه جداً بالذي تم اكتشافه بالطائرة |
Bana benzeyen biriyle takılmak çok harikaydı. | Open Subtitles | يا رجل، وجدت أنه من الرائع التسكع مع شبيه لي، أتعرف ؟ |
Sinirleri yatıştırmak için zindana benzeyen sessiz bodrum gibisi yoktur. | Open Subtitles | لا شيء يضاهي قبو لطيف شبيه بالزنزانة يهديء الأعصاب |
Çünkü, aynı şeylerin dinler için de geçerli olduğunu söylemek istiyorum. | TED | لأنه ما حصل لها، وهذا قولي، شبيه بما حصل للاديان. |
aynı tonda şeyler demek istedi. | Open Subtitles | فى الطريقة, شبيه فى الطريقة هذا هو ما قاله |
"Hücrede olmak, demiryolunda olmak gibidir." | Open Subtitles | أن يكون المرء بالسجن الإنفرادي شبيه بأن يدور كالعجلة |
Bunun geleceğini biliyordum. Bunun ya da benzer bir şeyin. | Open Subtitles | كنت أعرف أن هذا قادم هذا أو شيء شبيه لهذا |
Marshall, bu gece bebekle evde olsaydık Ted'in dublörünü asla göremeyecektik. | Open Subtitles | مارشل) ، إن كنا بالمنزل) نعتني بالطفل هذه الليلة لما شاهدنا شبيه (تيد) أبداً |
Biz de Amerikan rüyasının benzerini, taşınabilir evi alıyoruz. | TED | لذا لدينا شبيه الحلم الأمريكى، وهو منزل متنقل. |
Herkesin bir ikizi vardır derler, Bayan Harmon. | Open Subtitles | انتي تعلمين مايقال الجميع لديه شبيه ياسيدة هارمن |
Sanki bir parfüm markası. Bir damlasıyla kendini bambaşka hissedersin. | Open Subtitles | إنه شبيه بإسم عطر نقطة منه وتشعر بأنك مختلف تماماً |
Kesinlikle bir metal ya da bir çeşit metal sicim ama ondan değil. | Open Subtitles | كلاّ، لابدّ أن السبب سلك معدني أو شيء شبيه به لكن ليس منه |
Ve ismin anlamı... ben bir sistem geliştiriyordum ve sistem Unix e benziyordu... ama Unix değildi. | Open Subtitles | وما يعنيه الأسم هو انني كنت اطور نظام شبيه بنظام اليونكس ولكنه ليس نظام اليونكس نفسه |
Kız sevgilisinden ayrıldığından yada benzeri birşeyden dolayı... ağlayıp duruyordu. | Open Subtitles | كانت تبكي بسبب افتراقها عن حبيبها أو شيء ما شبيه |
Eğer galaksilerin tam ortasındaysanız, bu şekli görmek gerçekten de zor; bu Sanki hayatın ortasında olmak gibi. | TED | وعندما تكون في وسط المجرات يصعب رؤية النمط، الامر شبيه بمنتصف العمر. |